16 Nisan 2022 Cumartesi

TAM TAM DEĞİL, ZAM ZAM







"Ekmeğe zam, tuza zam
Doğruyu söyleyene dam"
Can Yücel
"Ekmek pahalı, emek ucuzdu.” demiş uzun yıllar ötesinden büyük romancı Tolstoy. Demek ki bu durum her devirde süregelen bir adaletsizlik. Özellikle kapitalist anlayışla yönetilen ülkeler için bu çok doğru bir saptamadır.
Şu içinde yaşadığımız günler için, ülkemizdeki durum için o kadar yerine oturmuş bir söz ki Tolstoy'un bu sözü. “Ekmek” derken sadece yediğimiz undan üretilen temel gıda maddesi akla gelmesin. Bu sözcük beslenme ile ilgili her nesneyi anlatıyor.
Birkaç gün önce bir televizyon kanalında mikrofon yaşlı bir adama uzatıldı. Vatandaş yetmiş beş yaşında. Ne dedi biliyor musunuz? “Ben,” dedi, “bu yaşa geldim böyle bir zam furyası görmedim. Nasıl bir şey bu, şaştım kaldım.”
İşte vatandaş ağzıyla freni patlamış kamyon gibi nereye gittiği belli olmayan ekonominin durumu. Ekonomistler ne kadar bilimsel anlatırlarsa anlatsınlar bu kadar etkileyici olmaz.
Bu ülkede yedi defa gidip gelerek başbakanlık yapmış, bu başbakanlığı dönemlerinde, özellikle “cephe hükümetleri”nde çok eleştirilse de cumhurbaşkanlığı yıllarında devlet adamlığına yakışır biçimde davranmış rahmetli Süleymen Demirel'e “Zam zam Süleyman” lakabı bile verilmişti. O zamanki zamlar bugünkülerin yanında sanki devede pire gibiydi.
Aklınıza ne gelirse iğneden ipliğe her şeyde zam var. Hem de öyle böyle değil. Benim bu olayı ekonomi deyimleriyle anlatacak bilgim yok. Sadece yaşadıklarıma, çevremde olup bitenlere, yandaş olmayıp olayı gerçekliğiyle açıklayanların yorumlarına bakarım.
İki örnekle durumun, gidişin tehlikesini belirtmeye çalışacağım.
Önce pek çok zammın sebebi olan akaryakıttan söz edeyim. Daha geçen yıl Ankara'dan Didim'e 350-400 tl'lik benzinle ulaşırken bu yıl o yedi yüz kilometrelik yolu 850-900 tl arası bir akaryakıt harcamasıyla bitirebildim.
Üçgen bir kutu içinde bulunan yarım yağlı köy peynirini yerim kahvaltılarda. Geçen yıl 20 tl olan bu peynir bugün aldığımda 50 tl'ye çıkmış.
Hangi birini örnek vereyim. Savaş varmış, tüm ülkelerde enflasyon varmış, bu zamlar doğalmış. Öyle diyorlar, öyle savunuyorlar ülkeyi yirmi yıldır yönetenlerin ülkeyi götürdükleri noktayı görmeyen yandaşlar. Anladık da pek çok ülkede enflasyon yüzde yedi sekiz iken bizde yüzde doksan. O da TÜİK'in rakamları. Pek inandırıcı olmadığı söyleniyor.
Domates, hıyar, kabak, patlıcan sanki 4x4 bayrak yarışına girmişler. Son zamanlarda bunlara patates de katıldı. Biber mi onu hiç sormayın, bayrak yarışında açık ara önde. Bu yemeklerin vazgeçilmezlerindeki fiyat artışını düşündükçe aklıma at yarışlarını anlatan sunucular geliyor. Bir biri önde bir diğeri öne geçmiş. Bu ürünleri yetiştiren üretici ise girdilerin artışı karşısında, satarken de emeğinin karşılığını alamadığı için çok zor durumda.
Başbakanlığı döneminde "Sokaklar yürümekle aşınmaz." "Dün dündür, bugün bugündür." umursamaz tavırlı sözlerine alışık olduğumuz Demirel'in bir sözü var ki çok doğru. "Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur." demiş ve çok da yerinde bir söz söylemiş.
***
Biraz da mizah yapalım:
Benzin çok kızmış her devirde peşinden gelen motorine
"Sen nasıl beni geçersin!" diye söylenmiş
Kendi kendine
Eh biraz bozulsa da mazot
Hak da vermiş, ince, nazik kardeşine
Geçmiş yıllarda
Ne zaman uğrasam petrol istasyonuna
Derdim ki çalışan delikanlıya
"Çek bakalım elli liralık benzin!"
Bakar bakar gülümserdi bana
"Amca, " derdi, "bu deponun hiç mi ıslanmayacak üst kısmı?"
Arar olduk o günleri
Şimdi "Doldur iki yüz liralık!" diyorum
Artık şaka bile yapamıyor delikanlı
Sanki zammı o yapmış gibi bakışları yerde
Yerine takıyor pompayı
Zam gelmemiş nesne yok ki
Hangi birini tanıtayım
İşim yok da sayfa sayfa onları mı anlatayım
Derken
Domates, biber, patlıcan geldi aklıma
Kabak, hıyar, patates de eklendi bu kervana
Biber her zaman birinciydi pahada
Nasıl oldu anlayamadık hıyar çıktı bir ara otuz lirayla sahaya
Çok zaman geçmedi, domates çok sinirlenmiş olmalı
"İn aşağı hıyar oğlu hıyar
Ben varken senin ne işin var orada!"
Bir süre devam etti domatesin saltanatı
Sonra ne mi oldu
Patlıcan, patates sıraya girdiler
"Üretici bizleri zararına satsa da
Sinirlenip kasalarla yollara dökse de
Aracı, tefeci kazansın
Fakir fukara da yanarsa yansın"
Dediler

Ev almak mı dediniz
Yoksula zaten yoktu da orta halli de havasını alır artık
Bir artı bir evler milyona çıkmış
Daha geçen gün bir arkadaşla
Emlakçı ilanlarına baktık
Dedim ya
Hangi birini sayayım
"Tam tam"sesleri hoş gelirdi kulağa
Zevkle dinlerdik kara kıtadaki kabilelerden
Oysa hiç hoş değil her an kulak tırmalayan
"Zam zam" sesleri
İnsanıları bunaltan
Şu soy adı "bitkisel" gibi bir şey olan adamı dinlersek
Her şey güllük gülistanlık
Onun "Bakın bakın!" dediği gözleri
Hiç etkilemiyor bizleri
Bakalım ne kadar sürecek bu devran
Tencere boş tınlıyor
Ey vatandaş artık uyan
......................................................
Numan Kurt


 

YEŞİLLİKLER ÜZERİNDE KIRMIZI GELİNCİKLER

  Sabah erken yürürken kıyıda Deniz masmavi, hafif dalgalı Belli ki temizlemiş kendini bütün kış boyunca Güneş ısıtırken yeryüzünü Hafiften ...