Ortaokula gittiğim 1963 yılından sonra, on iki yaşındayken köyümden ayrıldım. Ayrıldım derken yaz tatillerinde köyde olurdum. Ne zaman ki Tarım Kredi Kooperatifi memuru olan babam köyümüzdeki on beş yıllık memuriyetinden sonra başka yere atandı, benim köye gidip gelişim de azaldı.
Bunca zaman sonra o zamanlar yüz elli hane olan köyümün yaşayışından, kültüründen, insanlarından neleri anımsıyorsam anlatmaya çalıştım. Geçmişteki bin bir türlü yoksunluk içindeki yaşam bugünkünden daha mı iyiydi? Rahatlık ve edinimler açısından hayır. O zaman geçmişin hayaliyle mi yaşıyorum? Ona da hayır; ama o yılları da bugünün gençlerine anlatmak gerek.
Şimdi göç nedeniyle otuz kırk hane kalan köyüme yılda veya iki yılda bir giderim. O gidip gelişlerimde de gördüklerim bazen geçmişe götürür beni. İçimden gelir, anlatırım duygularımı, sıralarım dizeleri. İşte öyle bir gidişten sonra kalemden kağıda dökülenler.
***
Ekinler boy atar, yeşerir, otlar büyür
Açar düğmecik otunun mavi çiçeği
Aklıma düşer memleketimin uzayıp, kıvrılıp giden yolları
Ekinler arasında cır cır öten çekirgesi
Börtü böceği
Kışı çamur, yazı toz duman olsa da
Doyumsuz olur baharı
Atlar giderim arabaya kendi başıma
Yollarda yeşermiş ekin tarlaları
Yaklaştıkça
Bu yaşta bile bir heyecan kaplar içimi
“Köyümü göreceğim..” derim
“..kırını, bayırını, çakırdikenini, üzerliği ve de kangalını
Havasını içime çekeceğim bozkırın
Ziyaret edeceğim uzak yakın akrabaları"
Tam yaklaşırken köye kıvrılan yoldan
Şıh Mehmet ağabeyin tarlasının yanından
Yani Suçıkan’dan
Durdururum arabayı
Fotoğrafını çekmek isterim köyümün
İnerim arabadan, çıkarırım makineyi
Tarlalara bakarım
Tarlaların bittiği yerde kıraçlara
Karpuz teveklerini birbirine bağlayıp
Tarlalardan köye giden tozlu yollarda
Seğirtip koşuşumuz gelir aklıma
Toz direk direk havada
Dökerdik tarla farelerinin kıraçtaki deliğine
Tenekelerle suyu
Biraz sonra çıkardı farecik yuvasından
Karnı davul olmuş
Telaşla koşardı sağa sola
Sonra mı
Sonra düşerdi tepetaklak
Seyrederdik fareciği biz çocuklar
Ettiğimiz işkencenin farkında olmayarak
Birden gökyüzüne baktım
Araba dururken yol kenarında
Yolculuk ettim geçmişe , daldım yıllar öncesine
Köyün üstündeki bembeyaz bulutlarda
Pancar teklemeye giderdik tarlaya
Kadın, kız, çoluk çocuk
Tam da bu ayda, nisanda
Önce beyaz bulutlar yükselir küme küme
Sonra ikindiye doğru
Kararır bulutlar tam tepemizde
Yağmur serinliği vururdu yüzümüze
Ses verirdi büyüklerimizden biri
“Haydi yağmur geliyor, doluşun vagonete
Islanmadan ulaşalım köye…”
Daha köye varmadan başlar kırkikindiler
Toz toprak giysilerimiz ıslanır
Sırsıklam oluruz
"Bereket yağıyor bereket" sözleriyle avunuruz
Dalıp gitmişken kıraçtaki otlara
Ve de gökteki bulutlara
İrkildim bir traktör kornasıyla
Selam verdi, geçti gitti bir köylüm
“Uğrayacağım yerler var! Ne duruyorsun? ” dedim kendi kendime
Bindim arabaya
Yönümü çevirdim köyün üst başından aşağı mahalleye
Kimseyi göremedim köyün içinde
Her gelişimde olduğu gibi uğradım yine
Terk edilmiş köyümün az sayıdaki sakinlerinden
Mahir amcamın evine
Attık sandalyeleri kapının çıkışına
Hatır sorma, söz sohbet derken amcaoğluyla
Güler yüzü ve de üstünün uğrasıyla Yeter bacı geldi yanıma
Hoş beşten sonra “Aç mısın, tavuklu pilav var!”
“Yok, karnım tok!” dedim ve ekledim
“Siz ekmek mi yapıyorsunuz tandır damında?”
“Ekmek yapıyoruz komşularla”
Der demez tokluğumu unuttum, hemen sordum
“İçli çörek var mı içli çörek, tavuklu pilav da neymiş
İşte o benim için bal börek”
“Olmaz mı, yaparız senin için” dedi Yeter bacım
O ak bürgülü Anadolu kadınının tüm sevecenliğiyle
Çok zaman geçmedi aradan
Geldi yine yanımıza
Yanında ayranı, beş altı içli çöreğiyle
Gezdim köyün içinde
Az kalsa da vardı birkaç akraba daha
En sonunda bir dua okumak için anaya, babaya
Uğradım göçmen köyü yolundaki mezarlığa
Yılda bir kere olsa da
Tandırda pişen çöreğin kokusu gibi gelir
Köyümün kokusu burnuma
Anlattım
Köyün girişinde fotoğraf çekerken aklıma gelenleri
Mahir amcanın Yeter bacının ayranını çöreğini
Ömrüm oldukça gideceğim her baharda
Özlüyorum poyrazı sert bozkırımın havasını, suyunu
Daha nice yıllar anlatmak isterim
Bozmak istemem bu güzel
Ve de tatlı oyunu
……………………………………………………………………...
Numan Kurt
1 Aralık 2015