12 Eylül 2021 Pazar

YATAKTAN KİM DÜŞTÜ ?





(Nasrettin Hoca fıkraları üzerine ...)
“Damdan düşenin halini damdan düşen bilir.”
“Ye kürküm ye!”
“El elin eşeğini türkü çağırarak arar.”
"Ölme eşeğim ölme!"
.......
Bugün yurdun hangi köşesine gitsek herhangi bir kişiye “Nasrettin Hoca'yı bilir misin?” desek önce yüzünde bir gülümseme belirir. Bir fıkrasını ya da bir çok fıkrasını neredeyse bilmeyen yoktur.
Yukarıdaki sözler, dilimize yerleşmiş daha pek çok söz Nasrettin Hoca'nın fıkralarından alınmış sözlerdir.
Hoca'nın fıkralarının bu denli sevilmesinde o fıkraların Orhan Veli Kanık tarafından şiirleştirilmesi, “manzum öykü” olarak yazılmasının da payı çoktur. Bu halk filozofunun fıkraları yalnız güldürmez, aynı zamanda düşündürür. Çoğunun sonunda alacağımız bir ders vardır.
Ben bu yazımda alışılagelmiş bir Nasrettin Hoca biyografisi anlatmak yerine onun el yazması kitaplardan alınan bir fıkrasını değiştirmeden, tırnak içinde aktaracağım, bir de o fıkrayı “manzum öykü” olarak yazmaya çalışacağım. Orhan Veli gibi yazmak ne haddime, benimki bir deneme olacak.
Bir süre önce saygıdeğer emekli öğretmen, şiirlerini zaman zaman burada paylaştığım Hasan Kartoğlu bana aşağıda fotoğrafını gördüğünüz “Nasreddin Hoca” adlı kitabı armağan etti. Yazarı ünlü halk bilimci Pertev Naili Boratav. Kitapta Nasrettin Hoca, pek çok kaynaktan inceleniyor, ayrıca çok sayıda el yazması kitaptan fıkraları aktarılıyor. Bu arada şaşıracağınız bir açıklama yapayım. Nasrettin Hoca'nın burada yazamayacağım, sansürden geçmeyecek, ayıplı sözcüklerin bulunduğu pek çok fıkrası var. Ben, şiirleştireceğim fıkrayı da o kitaptan aldım; ama sözünü ettiğim, buraya yazılamayacak fıkralardan değil.
Bakalım bu "dünyayı güldüren adam"ın fıkrasını şiirleştirmeyi başarabilmiş miyim? Notumu okuyanlar verir. Bu düzenlememin altına dil olarak ağır da olsa, okumaktan sıkılsanız da fıkranın el yazması kitaptaki orijnalini de yazacağım.
Hoca merhumun karısı aniden vefat eder
Çok sürmez, bizim Hoca'nın yaslı günleri çabuk geçer
Bulur bir dul kadın, alır getirir eve
Yeni hatun kurulur eski hanımın yerine
Hoca bu, durur mu çenesi
Anlatırmış zaman zaman eski karısının iyiliklerini
İncinir bundan yeni gelen hatun
Anlatmaya başlar o da eski kocasının faziletlerini
Kendisi anlatırken bir sakınca görmez ama
Karısı anlatınca kocasını
Çılgına döner bizim Hoca
Sedir üstündeki yatakta yatarken ikisi
Okkalı bir tekme savurur kadına
Yere düşen kadının kolu incinir, canı fena yanar
Duyunca babası, ertesi gün eve damlar
Kapıdan girer girmez de daha nefes almadan
Kızının haline bile bakmadan
Hoca'ya meseleyi sorar
"Ben anlatayım, siz karar verin!" der Hoca
Başlar olanları anlatmaya
"Biliyor musunuz biz bir yatakta kaç kişiyiz?
Bendeniz bir, ölen karım iki, şimdiki hanım üç
Bir de bunun rahmetli kocası
Ettik mi dört
Sığar mı benim gibi bir adamın yatağına dört kişi
Sığamadık anlayacağınız, ne tekmesi yahu
Düşecekti elbet yatağın ucundan biri
İki kişilik yatakta dört kişi yatar mı
Benim bunda bir kabahatim var mı"
***
Aşağıdaki kopyalanmış ilk metin el yazması bir kitaptan alınmıştır, yukarıda şiirleştirdiğim fıkranın o kitaptaki anlatımıdır:




ARPA AZALINCA


İnsanoğlu bu, işler hep yolunda gitmez ya
Gün gelir meteliksiz kalır, düşer dara
Bizim Hoca'da kış gelince züğürt kalmış
Ne cepte var ne de yastık altında para
“Ne yapsam, ne etsem!” diye düşünürken kara kara
Aklına gelir eşeğine verdiği arpa
Yedirdiği günlük arpayı kısmak istemiş
Bu parlak fikrini kendisi de pek beğenmiş
İlk gün bir avuç eksik vermiş eşeğine arpadan
Bakmış, eşek eski neşesinde, hiç ses yok hayvandan
Bizim Hoca günler sonra verdiği arpayı yarıya indirmiş
Bir iki ay sonra eşeğe bir sessizlik, mahzunluk gelmiş
Böyle kalsa yine iyi
Arpa bir avuca inince
Zavallı eşek durmadan yatarken
Samanı bile giderek daha az yemiş
Bir sabah Hoca girer ki ahıra
Eşek uzanmış, nefessiz yaşıyor ortada
Hoca bu, söylemiş yine sözünü
“Bizim eşeği tam alıştırıyorduk perhize
Ama ecel izin vermedi, veda etti bize”
.......................
“Teşbihte hata olmaz.” demiş atalar. Anlamı şu: “ Yeri geldiği zaman çirkin, kaba bir benzetme ile anlatıma daha etkili bir hava verilmesi saygısızca bir davranış değildir, kimse bundan alınmamalıdır.” Ben de Nasrettin Hoca'nın bu fıkrasından bir “kıssadan hisse” çıkardım.
Nasrettin Hoca'nın fıkralarını Orhan Veli Kanık çok güzel dizelerle şiirleştirmiştir. Eski deyimle “manzum” hale getirmiştir. O büyük ozanın söyleyiş güzelliğine ulaşmak olası değil; ama işin doğrusu ben de zaman zaman bu güzel fıkraları şiirleştirmeye çalışıyorum.

...............................................................
Numan Kurt




YEŞİLLİKLER ÜZERİNDE KIRMIZI GELİNCİKLER

  Sabah erken yürürken kıyıda Deniz masmavi, hafif dalgalı Belli ki temizlemiş kendini bütün kış boyunca Güneş ısıtırken yeryüzünü Hafiften ...