Uğur Mumcu için yazdım
Her 24 Ocak'ta
"Nasıl kıydılar ona?" diye
Paylaşırım
***
"Karlı bir Ankara sabahında
Dürüst, araştırmacı, yolsuzlukların, haksızlıkların üzerine gözünü kırpmadan giden namuslu, vatansever bir gazeteciydi Uğur Mumcu. Öyle “devrimci” diye adlandırılıp da bu ülkenin kurtarıcısı, kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'e olumsuz eleştiriler yönelten, “Kemalizm faşizmdir.” diyen, banka soymayı devrimcilik sayanlardan değildir. O gerçek bir yurtsever, gerçek bir Atatürkçüdür. Böyle olduğu için katledildi. Ona kıydılar; ama adı ölümsüzleşti. Bugün düşünce yapısı olarak onunla aynı çizgide olmayanların bile saygı duyduğu bir ad bıraktı.
"Ben giderim adım kalır
Dostlar beni hatırlasın"
Böyle demiş Âşık Veysel bu dünyaya ad bırakanlar için. Biz de o yiğit insanı, acımasızca aramızdan koparılan; ama adı ölümsüzleşen Uğur Mumcu'yu katledilişinin yıldönümünde "Senin gibi cesur gazetecilere hasret kaldık. Seni kahpece katlettiler; ama adın ölümsüzleşti." diyerek anıyoruz. Hem de yine bir 24 Ocak sabahında.
***
"Ben Atatürkçüyüm.... Ben, cumhuriyetçiyim... Ben laikim... Ben antiemperyalistim... Ben tam bağımsız Türkiye'den yanayım... Ben insan hakları savunucuyum... Ben, terörün karşısındayım... Ben, yobazların, hırsızların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıyım. Araştırarak yazdığım hiçbir konuyu yalanlayamadınız. Öyleyse vurun, parçalayın, her parçamdan benim gibiler beni aşacaklar doğacaktır."
***
"Biz, siyaset bakımından karşıtlarımıza özgürlük tanımazsak birer gizli faşistiz demektir."
***
"Bir gün mezarlarımızda güller açacak ey halkım unutma bizi... Bir gün sesimiz hepinizin kulaklarında yankılanacak ey halkım unutma bizi..."
***
"Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunamaz.."
***
"Cemaatlere, tarikatlara giren çocuklar 30 sene sonra general olacaklar cumhuriyete karşı ayaklanacaklar."
***
“Uğur Mumcu'nun inandığı düşünceler nelerdir? Bu korkusuz, araştımacı gazeteci hangi fikirleri taşır?” diye sordum kendi kendime. Bunun yanıtını Nuri Çolakoğlu ile yaptığı bir röportajda buldum. Aşağıya tırnak içinde aktarıyorum.
Nuri Çolakoğlu:
"İnançlar, düşüncelerin önüne geçiyor yani bu anlamda. İnanç, düşünmeyi engelleyici birşey...”
Uğur Mumcu:
“İyi tanımladınız. İnançlar, fetişizm haline geliyor. Sonra ona tapıyorlar. Ben görüş olarak sosyalist eğilimliyim. Yani emekçi sınıfların toplumda yönetimi ele almasını istiyorum. Bu ayrı bir konudur; kendi ülkemin içinde sürüklendiği kavgada sizi kan çanağına itenleri yakalamak ayrı konudur. Ben sosyalist bilincimi her gün artırıyorum. Fakat her gün de, bu Bulgarları teşhir etmeye çalışıyorum. Bunlar çok ayrı konular. Bizde sosyalist oldunuz mu, mutlaka ya Sovyetler'in adamı olacaksın ya Çin'in adamı olacaksın. Veya kapitalist oldunuz mu, Washington'un, CIA'nın adamı olacaksınız. Bunlar dünyadaki sistemler. Buna yakınlık da duyulabilir, nefret de duyulabilir. Ama bir insan kendi ülkesinin devrimcisi olmalı. Benim görüşüm bu, ulusal bağımsız sol! Ben sosyalist eğilimliyim, işçi sınıfının, emekçi sınıf ve tabakaların demokratik yollarla iktidara gelmesini istiyorum. Bu görüşümden hiç ama hiç vazgeçmedim. Ama öte yandan da, Türkiye'de, Kürtçülük, silahlı eylemcilik, yurt dışına bağımlı sosyalizm, yani benim "kançılarya sosyalizmi" dediğim TKP'cilik... Bunlara da karşı çıkıyorum. Ve Türkiye solunu da, bunların engellediğini sanıyorum.”
Evet, Uğur Mumcu, o yılların yanılgısı olan "Sovyetçi ya da Çinci solculuk" hastalığına kapılmamış,, bu ülkenin kurtarıcısı, kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ü bile küçümseyen solculuğa karşı durmuş, bölücülere sempati duymamış bir yurtseverdir.
Uğur Mumcu'nun ölüm yıldönümünde onun için söylenen “Uğurlar Olsun” türküsünden de esinlenerek aşağıdaki dizeleri yazdım.
ZALİMLER HEP PUSUDA
(Tek silahı kalemi olan yiğit insan Uğur Mumcu anısına...)
"Bir pazar sabahıydı
Ankara kar altında"
Kar altındaydı Ankara; beyaz, aydınlık
Hep pusudaydı zalimler yüzleri, özleri kapkara
Beyinleri karanlık
Bitmedi yıllar boyunca
Ucuz can pazarı
Vuruldu kahpece bu ülkenin aydınları
Gazetecileri, bilim adamları
Batırıldı, karartıldı yaz güneşleri
Kalemleri düştü ellerinden
Bulunamadı kalleşçe tetik çeken katilleri
Hiç yaklaşmadı yanlarına
Bu zalimlerin merhamet, insanlık
Karardı birden
Ankara'nın kar beyazlığı
Çevirince kontağı
Saplandı şarapnel parçaları ciğerine
Artık yoktu sol elindeki kalemi
Bir tarafta kırık gözlüğü
Bir tarafta vatan sevgisiyle çarpan
Korkulara pabuç bırakmayan yüreği
Hatıra kaldı
Şimdi ekranlarda
Dinlerken “sahibinin sesi” açık oturumları
Sol elinde kalemi
Hep doğruları anlatan kelamı
Ve yıllar içinde haklı çıktığı öngörüleriyle
Bu yiğit yurtsever gelir aklıma
Yine seyredip dinlesem de
Onun gibi yürekli tartışmacıyı arada bul
Varamam o tartışmaların tadına
"Uğurlar olsun, uğurlar olsun
Hüzünlü bulutlar yoldaşın olsun
Bir keskin kalem, bir kırık gözlük
Yürekli yiğitlere hatıran olsun"
Dinlerken her seferinde bu türküyü
Bu ağıdı
Ağlarım
Soyanları, çalıp çırpanları
İnsanları kutsallarıyla kandıranları gördükçe
O yiğitlere
Yanarım
...........................................
24 Ocak günü iki değerli insanımızın daha ayrı yıllarda da olsa ölüm günü. İsmail Cem ve Ali Gaffar Okkan. Çok acı olan ise Uğur Mumcu ve Ali Gaffar Okkan'ın kalleşçe katledilmesi. İsmail Cem ve Ali Gaffar Okkan'ı da saygı ve rahmetle anıyorum.
............................................
Numan Kurt
24 Ocak 2024