4 Temmuz 2022 Pazartesi

GÖKYÜZÜNÜN ALTINDAKİ EN GÜZEL YERYÜZÜ





 

O sıcağın ateş olduğu günlerde
Çıkarsınız Aytepe'ye
Rüzgar küfül küfül eser
Banklara oturup masmavi denizi seyredersiniz
Bir başkadır Didim'de hayat
Nereye baksanız
İkinci baharını yaşayan emekliler
Boşuna dememiş tarihin babası Herodot
“Gökyüzünün altındaki en güzel yeryüzü” diye
Pırıl pırıl koyları, Apollon'u, Milet'i
Altınkum'uyla ünlü Didim'e
Yıllar önce tatil için iki kez gelmiştim Didim’e. Denizini, plajlarını, koylarını beğenmiştik; ama bir tatil beldesi olarak çok da gelişmiş, temiz bir yer değildi. Sekiz yıl önce burada küçücük 1+1 bir yuvamız oldu. Yaz aylarını burada geçirir olduk. İlk yılımızda yine yollar bozuk, sokaklar tozluydu. Ne zaman ki Aydın Büyükşehir Belediyesi’ne bağlandı, işte o zaman Didim’e sihirli bir "Topuklu Efe" eli değdi. Üç dönemdir Aydın'da yüksek oyla seçilen Özlem Çerçioğlu, Didim'in de çehresini değiştirdi. İnanın şu ülkenin yönetimine aklı başında birkaç kadın gelebilse uçurur bu güzelim vatanı. Ana yollar, caddeler asfaltlandı, tüm sokaklar kilit taşlarla döşendi. Her yan çiçeklerle bezendi. Burada anlattıklarımı aşağıdaki fotoğraflarda da göreceksiniz.
Didim, bir Bodrum gibi, Çeşme ya da Kuşadası gibi eğlence merkezi olan yer değil. Korkmayın bir lahmacunu on katı fiyatla yemezsiniz. Bir Anadolu kentinde nasılsa fiyatlar burada da aynı. Bu belirttiğim yerlerden bir farkı var ki o da sayısız koylarıyla pırıl pırıl denizi. Daha çok orta halli emeklilerin çoğunlukla yaz aylarında bir kısmının da kış aylarında kaldığı nemi az, havası güzel bir tatil beldesi. Denize sabahları girerseniz pırıl pırıl, bir çöp bile bulamazsınız.
Birkaç gün önce geçen yıl emekli olan bir arkadaş telefon etti. Kendisi Ankara'da yaşıyor. Emeklilik günlerinde epeyce sıkılmış. Dedim ki ona “Eğer en azından 1+1 kutu gibi bir yer alacak paran varsa, oraya da bir bağımlılığın, oradan ayrılmaya engelin yoksa çık gel. Şu emeklilik fgünlerinde çok rahat edeceksin.” Aklına yattı.
Bir yazımda ülkemin gidişatından yakınınca, yapılanları eleştirince arkadaşlardan biri, daha doğrusu ülkenin gidişinden, yönetilişinden memnun olan biri bana anlam olarak şöyle yazmıştı. “Hem Didim gibi yerde tuzunuz kuru yaşarsınız hem de ülkenin durumundan şikayet edersiniz.” Ben de ona demiştim ki “Arkadaşım benim iki kişinin yıllarca çalışması karşılığı, üstelik emeklilikte de on yıl çalışmamın karşılığı burada 1+1 küçücük bir evim var. Parası pulu çok olan biri değilim. Ben yazılarımda teröre lanetimi, bölücülere öfkemi de yazdım.Çok değişik konularda da yazılarım var. Öyle çok bolluk içinde yaşayan tuzukuru biri de değilim.”
Her neyse yazılarımı okuyanlar değişik konularda yazdığımı da görürler. “Herkes denize yakın yerleşim yerlerinde ev alsın.” demek gibi bir düşüncem yok. Kimi köyündeki tarlasını, bahçesini ekmekle, kimi kendi memleketinde yaşamakla mutlu olur. Ben de mutlu olduğum bir yeri tanıtmak istedim, hepsi bu.
23 Haziran 2022'de Didim önemli günlerinden birini yaşadı. Aşağıda fotoğraflarını göreceğiniz amfitiyatronun açılışı yapıldı. Hem de denizin hemen kıyıcığına. Didim'de yaşayanlar artık burada güzel oyunlar seyredecek, konserler dinleyecek. Sıcak altında yapılan açılışta üç bin beş yüz kişilik amfitiyatroda sanırım dört bin kişi vardı.
Ben de o açılışın verdiği heyecanla daha önceki yazıma eklemeler yaparak Didim'i yazı ve fotoğraflarla tanıtmak istedim.
Açılıştan üç gün sonra da bu güzel yapıda Selda Bağcan'ı dinledik. Yaşlanmanın verdiği bazı zorlukları olsa da dillere destan olan türkülerini aralarına espriler sıkıştırarak yine çok güzel söyledi.
Ekonomik açıdan rotayı şaşıran ülkemizde ev fiyatları geçen yıla göre neredeyse üçe katlandı. Yoksullar bir yana orta halli ailelerin bile ev alması olanaksızlaştı. Çıldıran ev fiyatlarını görüp de arkadaşlarıma, dostlarıma "Gelin, emekliliğinizde burada yaşayın!" diyemiyorum. Cem Karaca bir şarkısında "Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete" diyor. Bu güzel ülkede bizler de öyle mi oluyoruz ne?
***
Didim üzerine daha bir çok güzelliklerden söz edebilirim; ama en iyisi önce duygularımla anlatayım Didim’i, sonra da fotoğraflarla…
Sabah güneşi boy gösterirken daha
Üçüncü koydayım
Öyle güzeldir ki deniz
Benim gibi birkaç emekli uzanmıştır kumlara
Önce soğuk gelse de
Bir cesaret attınız mı kendinizi içine
Bilin ki yeniden doğmuşsunuz
Rahat ve zindesiniz
Altınkum, İkinci Koy, Üçüncü Koy, Yeşilkent, Manastır
Daha adını bilemediğim sayısız koylar
Kum, denizde pırıl pırıl su
Çarşamba, Cumartesi pazarlarında
Bu bereketli toprakların çileğine, incirine, kirazına
Doyamazsınız doğrusu
Bakın şu fotoğraflara
Caddeler, sokaklar pırıl pırıl
Bir de çiçekler içinde
Plajlar incecik kumuyla
Tertemiz
Deniz, güneş, kum bir yana
Güzel arkadaşlarınız varsa buralarda
Ara sıra oturursunuz önünüzde çay, kahve ya da bira
Dalgalar hafifçe döverken sahili
Gölgedeki bir masaya
Bir de amfitiyatro eklendi bu güzelliklere
Hemen denizin dibinde
Oyunlar seyredip konserler dinleyeceğiz
Rüzgar kulağımıza serinliği fısıldarken
Omuz omuza, kardeşçe
Eski uygarlıkların tiyatrolarından esinlenerek yapılan
Bu muhteşem yerde
“Ne o kardeşim
Millet cebelleşirken geçim derdiyle
Sen bize neler anlatıyorsun?”demeyin ha
Bilirsiniz, onları da anlatırım zaman zaman
Benim de öyle hanlarım hamamlarım yok
Yıllarca çalışmış iki emeklinin maaşı
Söyledim ya daha önce
Küçücük, kutu gibi evimiz
Öyle şatafatlı bir yaşayışta değiliz
Tanıtmak istedim bu şirin tatil beldesini
Hevesi olan, yaşamak isteyen böyle bir yerde
Varsa eş, dost, arkadaş
Duysun bu emeklinin sesini
...........................................................
Numan Kurt

YEŞİLLİKLER ÜZERİNDE KIRMIZI GELİNCİKLER

  Sabah erken yürürken kıyıda Deniz masmavi, hafif dalgalı Belli ki temizlemiş kendini bütün kış boyunca Güneş ısıtırken yeryüzünü Hafiften ...