14 Mayıs 2021 Cuma

MUTLULUKTUR GÜLMEK, HER DİLDE AYNIDIR



Yazının başlığında böyle dedim; ama gülmenin dili aynı olsa da biçimleri ayrı ayrıdır. Şu yıllarda benim bu güzel ülkemde gülmek çok zor. “Önce ekmekler bozuldu.” demiş ya yazar, bana göre bozulmayan ne kaldı ki ...
Ben de bunca sıkıntının, kötüye gidişin ortamında “ağlamak” üzerine yazmaktansa “gülmek” üzerine aklıma gelenleri yazmak istedim.
“Güzeldir, birlikte susmak. Daha da güzeldir, birlikte gülmek. Gökyüzünün ipek örtüsü altında. Yaslanarak yosuna ve kayına. Sevimli kahkahalar atmak dostlarla. Ve beyaz dişlerini göstermek.”
Nietzsche
“Gülünce gözlerinin içi gülüyor/ Kendimi senden alamıyorum”
Bu şarkı sözleri de bize diyor ki gerçek gülüşte gözlerin içi de güler. Gülmek sevgi bağının en güzel yoludur.
***


Sizinki de gülmek mi a kikirikler
Gülünce şöyle sunturlu gülmeli
Bir iki üç dişleri göstermeli
Sırıtmalı değil zangır zangır gülmeli
Yakaları kolalatmalı bir iki üç
Bir iki üç başları doğrultmalı
Boşuna değil bu öğütler inanın
Gülünce sabah akşam gülmeli"
Salah Birsel, edebiyatımızda daha çok denemeleri ile tanınmıştır. Biçimsel olarak halk şiirine yakın; ama öz olarak zekaya, ince alaya dayanan yergi ağırlıklı şiirler de yazmıştır. Denemelerinde halk dilinde pek olmayan sözcükler de kullanarak yine alaycı bir anlatıma başvurur.
Yukarıdaki dörtlükler onun “Kikirikname” adlı şiirinin ilk iki dörtlüğü. Bugün o şiiri okurken şu artık iyice bıktıran salgın günlerinde gülmeyi unutuşumuz aklıma geldi.
“Kikirik” başka anlamları olsa da bu şiirde “yerli yersiz gülen” anlamında kullanılmıştır. Şairin bu şiiri yabancı sözcüklerin kullanıldığı açıklama gereken bir şiir değil. Diyor ki kısaca “İstediğiniz gibi gülün!”
Gülmek en etkili ilaç, iki insan arasındaki en kısa mesafe, kapıları açan altın bir anahtardır. Salah Birsel, her ne kadar “sunturlu, zangır zangır, sabah akşam gülün” dese de gülmenin de yeri, uygun ortamı vardır.
Yıllar önce şu güzel ülkemin bana göre şanssızlığı olan; ama yıllardır da yönetmde kalanlardan biri, hani şu düzenle, suikast yalanlarıyla “kozmik oda”yı açtıran adam, kahkaha atan kadınları iffetsizlikle suçlamıştı. Ben de o Derviş Mehdi torununun bu gerici söylemine karşı şunları yazmıştım:
Atın Kahkahayı
"Kadınlar herkesin içerisinde kahkaha atmayacak"
Buyurmuş
Derviş Mehdi’nin torunu
Atarsa kadın kahkahayı
İffetli olmazmış
“Şeyini şey ettiğimin şeyi” derken
İffetli olacaksın
Ayaklar altına alınırken Cumhuriyetin değerleri
“Allah verdikçe veriyor.” diye
Sinsice güleceksin
Mutluluğun resmi olan kahkahayı atan kadına
“İffetsiz” diyeceksin
Güzel ülkemin tüm kadınları
Hiç çekinmeyin
Atın kahkahayı
***
“Yerli yersiz gülme!” uyarısıyla karşılaşırız zaman zaman. İnsanı üzen, acı veren olaylarda durup dururken gülecek değiliz; ama yeri gelince gülmenin de bir gideri yok. Gülünce maddi bir kaybımız olmaz, aksine ruhsal yönden bir rahatlama duyarız. Getirine paha biçilmez, değeri yüksektir.
“Gülümse, haydi gülümse, bulutlar gitsin
Yoksa ben nasıl yenilenirim, haydi gülümse”
Şair Kemal Burkay'ın bu güzel, anlamlı dizelerinden de anlıyoruz ki gülünce yaşamımızdaki kara bulutlar dağılır, gülünce olumsuzluklardan sıyrılır, yenileniriz.
Şimdi diyeceksiniz ki “Siz bu anlattıklarınıza uyup çoğu zaman gülümser misiniz?” Bunun yanıtı “Hayır!” olur. Nedenlerini sorarsanız ben de şöyle açıklamaya çalışırım.:
Pek çoğunuz gibi ben de sesli gülmenin çok yerde ayıp sayıldığı, "gülme" eylemimizin bastırıldığı bir toplumda büyüdüm. Hele bu yer kırsal kesimde bir köy olunca düşünün artık. Ne kadar sevip saygı duysak da özellikle benim babam ciddiyeti ile daha doğrusu yüzünün pek gülmeyişi ile tanınan bir adamdı. Hatırlarım, komşu kadınlar söz geçiremediği çocuklarına "Seni Hasan emmine söylerim." diye korkuturlardı. Babamın öyle dayağını falan yemedim; ama o zamanın anlayışıyla hiçbir zaman da arkadaşça yaklaşımımız olmadı. Bu özel durumların yanında toplum olarak da hüzünlü ya da sert görünmeyi bir marifet saymışızdır. Ağlak arabesk şarkıların yanında "Dertleri zevk edindim / Bende neşe ne arar" diye başlayan şarkıları dinleyerek büyüdük.
Siz Orhan Gencebay, Ferdi Tayfur, Müslüm Gürses'ten insanı neşelendiren, gülümseten bir şarkı dinlediniz mi hiç?
Güldüren filmlerin, oyunların bile kalitesi değişti. Kemal Sunal filmlerini defalarca izleseniz hem düşünür hem gülersiniz. Oysa nedense seyirci rekoru kıran, filmde yellenme sahnesini güldürme unsuru yapan kof Recep İvedik filmleri güldürmekten çok iğrendiriyor. Oysa ben eski filmlerimizde Cevat Kurtuluş'un, Vahi Öz'ün yüzüne bakınca gülerdim.
İlkokulda, ortaokulda ve daha sonra öğrenci olduğum yılları düşündüm. Okullarda ya da sınıfın duvarında "Gülümsemek, gülmek yasaktır." diye asılı bir yazı olmasa da sanki gizli bir levha vardı. Bunu yazarken öğretmenlik yıllarımda bu anlayıştan kendimi ayrı tuttuğumu sanmayın sakın. "Çok ciddi görünüşünüz vardı hocam." sözünü öğrencilerimden duymuşumdur. Yalnız şunu da belirtmeliyim girdiğim bütün sınıflarda "Hababam Sınıfı" kitabından, Aziz Nesin'den ve başka mizah yazarlarından öyküler okur, öğrencilerimi en azından gülümsetmeye çalışırdım.
Gülmek; üzüntüyü, kaygıyı, gerilimi, sıkıntılarımızı kovar bizden. Rahatlatır insanı. Gülümseyen insanlar çevresindekilerle daha kolay iletişim kurar. Gülen, güldüren insanları daha çok seversiniz, hayatınızı renklendirirler.
Biri haklı olarak bana "Kardeşim güzel güzel anlatıyorsun da insan her zaman sorunsuz, mutlu olamaz. Hayatta acı, üzüntü veren günler de vardır." Çok doğru; ama en azından öyle sıkıntılı, üzüntülü günlerimizin dışında gülmeyi bilmek gerekir.
Salah Birsel'in yazımın başındaki o ilginç şiirini okuyunca bunlar geldi aklıma. Benimki içimden gelen bir söyleşi. Yoksa kimseye öğüt vermek gibi ne bir niyetim var ne de haddime düşer.
"Güldükçe gözlerinin içi gülüyor." anlayışında insanlar olmamız, yaşamımızda gülen, güldüren insanların olması gerekir. Hayat doğru insanları hep güldürsün.
Bir şairle, denemeciyle başladım yazıya, bir şair ve düşünürün, Ziya Gökalp'in sözleriyle bitireyim yazıyı:
“Ben hasta ruhları ve sinirli insanları daima, yüzlerinin gülümser olup olmamasıyla tanırım. Sinirli insanların yüzleri gülmez. Gülümseme, ruhun sağlamlığı kadar, saadetin de müjdecisidir.”
...............................................................................
Numan Kurt
14 Mayıs 2021

YEŞİLLİKLER ÜZERİNDE KIRMIZI GELİNCİKLER

  Sabah erken yürürken kıyıda Deniz masmavi, hafif dalgalı Belli ki temizlemiş kendini bütün kış boyunca Güneş ısıtırken yeryüzünü Hafiften ...