7 Mart 2017 Salı

"BAHARDA GÜL, GÜL BAHARDA NE GÜZEL"







“BAHARDA GÜL, GÜL BAHARDA NE GÜZEL"
Bahar gelmiş memleketime
Yeşille kaplanmış boz toprak
Çiçekler süsü olmuş toprağın
Can gelmiş çekirgeye, börtü böceğe
N. Kurt
***
“Cıvıl cıvıl, sessiz duran yuvalar,
Kelebekler birbirini kovalar.
Halı gibi nakışlandı ovalar...
Bölük bölük sarı, yeşil, mor şimdi. “
“Anadolu'da Bahar” şiirinin bir dörtlüğünde böyle diyor Abdürrahim Karakoç. Orta Anadolu bozkırlarının en güzel mevsimidir bahar. İşte bu mevsimde gitmek isterim özlemini duyduğum köyüme,
memleketime.
Ankara’da hava sisli. Gün ağarırken pencereden dışarıya bakıyorum. Koca koca apartmanların arasında gökyüzünün az da olsa görünen kısmında maviliği de kaybolmuş. Oysa bahar geldi. Sabahın serinliğinde güneş pırıl pırıl, gökyüzü masmavi olmalı.
Her baharda gitmek istediğim, bazen de bu isteğimi gerçekleştirdiğim memleketim geliyor aklıma. Güler yüzlü, dost insanı dışında tek güzelliği baharı olan bozkıra özlem duyuyorum. Ağacı, ormanı olmasa da kırlar, bayırlar, tarlada ekinler yeşeriyor.
Mevsimlerin en güzeli baharda, bereket fışkıran bu topraklarda, insanlara iş, aş bulması gerekenler, hayat pahalılığına “Dur!” demesi gerekenler gelecek seçimi de her türlü yola baş vurarak kazanmanın peşinde. Savaştı, terördü, işsizlik, pahalılıktı, depremdi, seldi derken, ülkemiz böyle sorunlarla boğuşurken olası mı baharda baharı yaşamak.
Ankara’da hava sisli. Ben gitsem memlekete, seyretsem bozkırın yeşeren toprağını. Hayali bile güzel.
Ne yapar emekli? Benim gibi uykuyla arası yoksa uyanır sabahın köründe. “Adım Hıdır, elimden gelen budur.” diyerek içinden gelenleri yazar ak kağıt üstüne.
Ak kağıt olmasa da aldım klavyeyi önüme, dizelere döktüm ne gelirse içimden.
***
Baharda gül
Gül baharda ne güzel”
Neşet Usta nasıl da güzel anlatır
Gülü de baharı da
Bir de vurursa sazın teline
Sazın değil
Yüreğimin bam telini sızlatır
Gülü olmasa da baharda bozkırın
Gelincikler, papatyalar kırmızı, sarı, kırlarda
Çiğdem mi
O üflesen kopacak yaprağıyla boy verir tarlalarda
Tadına doyum olmaz bozkırda baharın
Ekinler serilmiş yere yeşil halı gibi
Çiçek nakışlıdır bozkır
Ağacı azdır ama güzeldir bu aylarda
Anlatırken baharı
Aklıma geldi halk filozofu Nasrettin Hoca
Hani o meşhur fıkrası var ya
Hoca’ya sormuş yine gevezenin biri
“Hocam, ne garip şu insanlar
Kış gelir soğuktan, yaz gelir sıcaktan
Şikayet edip dururlar
Bunlarınki de laf mı”
Şöyle bir bakmış bizim Hoca
“Be adam, ne anlatırsın sen
Yaz öyle, kış böyle olsun
Bahara bir şey diyen var mı”
“Baharda memleketimi özlerim” demiştim bir şiirimde
Ve ben
Ve içimde yine memleketime özlem
Nisanın ilk günleri gelince
Kendi başıma atlayıp arabaya
Görmek için bozkırın yeşilini
Duymak için sabah vaktinde poyrazın sesini
Düşmek isterim yollara
Ne zaman düşünsem memleketimi
Çocukluğum gelir aklıma
Köyümün “köy” olduğu yıllarda
Islanırdık pancar tarlasında
Birden bastırırdı kırk ikindiler
O anda kaçacak yer arardık
Traktör vagoneti yoksa yanımızda
Dönerdik hepimiz sudan çıkmış sıçana
Bin dokuz yüz altmışlarda, yetmişlerde
Yüz elli hanelik koca köy dümdüz ovada
Bereket fışkırırken toprağında
Okuyan gitti, çalışan gitti
Şimdi köyde yaşıyor otuz kırk hane
Kale duvarı gibi çevrilmiş avlular içindeki evlerde
Yok olmuş batınca bağırtan çakırdikeni
Süs, nazarlık değil artık
Köy evinin odasında asılı “üzerlik”
Bir yazımda “YIKIK DUVARLAR KONUŞTU” diye anlatmıştım
Boş, harabe evleri
Köyümün tükenişini
Göçse de kente, kasabaya insanımız
Hep yaşayacak bizde
O yıkık duvarlı evlerdeki anılarımız
İşte yine geldi bahar
Özlemimde bozkırımın baharda yeşeren toprağı
Hoş beş edip hatır soracak insanı
Tarlada üttüğüm firik
Boz toprakta sarı çiçeğiyle fırlamış çiğdem var
Nisanda gitsem oraya
Gezsem Hacıbektaş, Mucur pazarını
“Merhaba!” desem görürsem eski dostları
Muzaffer öğretmenin cennet köşesi bağında
Fırından yeni çıkmış sıcak pideyle
Tulum peyniri yesem
Hayal bu ya böyle düşüncelerle
Anlatırım aklıma gelenleri
Bıraktım köyümü bir yana
Yurdum geldi aklıma
Bir de yurduma gelse bahar
Kavgasız, mutlu yaşasa insanlar
Dost yaşasak konu komşuyla
Aydınlansak bilimin, aklın ışığında
Çalışıp kalkınmak varken
Bu bereketli topraklarda
Her gün sataşma, dövüş kavga
Avutuyorlar bizi
Göz boyayan mavallarla
Gün ola harman ola
Aydınlık günler gelsin artık
Sonumuz hayrola


…………………………………………………………….
Numan Kurt
7 Mart 2017

YEŞİLLİKLER ÜZERİNDE KIRMIZI GELİNCİKLER

  Sabah erken yürürken kıyıda Deniz masmavi, hafif dalgalı Belli ki temizlemiş kendini bütün kış boyunca Güneş ısıtırken yeryüzünü Hafiften ...