13 Nisan 2020 Pazartesi

BU BİZE DERS OLSUN







Çok değerli öğretmenimiz Şener Dedebal'ın eşi Gülşen öğretmeninizin bir paylaşımını gördüm bugün. Sırayla şöyle yazıyordu bu paylaşımda:
*Ne kadar değerliymiş yollarda amaçsızca gezebilmek
*Ne kadar değerliymiş bir sokak bankına oturabilmek
*Ne kadar değerliymiş denizin maviliğini görebilmek
*Ne kadar değerliymiş "Çay demledim, gel." diyebilmek
*Ne kadar değerliymiş sevdiklerine sarılabilmek
*Ne kadar değerliymiş yağan yağmurda ıslanabilmek
*Ne kadar değerliymiş farkına varmadan yaşadıklarımız
Uzatırız bu yitirince değerini anladıklarımızı, saymakla bitmez. Çocuklarımızı, torunlarımızı göremeyiz, burnumuzun dibindeki mahalle bakkalına, markete, parka gidemeyiz. Günlük yaşayışımız, alışkanlıklarımız, ülkenin ekonomisi daha neler neler allak bullak olur. Bunlar ne zaman mı olur? Zamanı mı var arkadaş oldu bile. Bir virüs belası dünyaya diz çöktürdü.
Şu sözleri çok duyardık: Sağlığın, özgürlüğün, paranın değeri hep yitirilince anlaşılırmış. Yalnız bunlarla kalmadı yitirilince değeri anlaşılanlar.
Kim inanırdı, "Bir virüs çıkacak, ortada kol gezecek, bizler haftalarca, belki de aylarca eve kapanacağız." deselerdi bu olaydan bir süre önce?
Bilimin, tekniğin bu denli ilerlediği bu çağda "Dünyanın jandarmasıyız." diyen, silahlanmada, ekonomide, kalkınmada zirveye çıkan ülkelerin bir virüse beyaz bayrağı çekmesi ne hazin bir durumdur. Silah satarak yoksul ülkeleri birbiriyle ya da terörist örgütlerle savaştıranlar görünmez bir virüse diz çöktüler.
Televizyon haberlerinde "coronavirüs"ten başka haber yok. Dinlemiyorum artık.
Size gülünç bir durumumu anlatayım, hem de kendimi ihbar edeyim. Bakalım ceza falan gelecek mi?
İki gün önce son günü olduğu için kredi kartı borcunu yatırmam gerekiyordu. Yatırmasam faiz işleyecek. "Ne olursa olsun, sabah erkenden çıkıp yatırayım." dedim.
Sabah 6.30'da evden çıktım. Elimde eldiven, ağzımda maske, donanım tamam, Eldivenden ayrı elime bir de kağıt havlu parçası aldım, asansör kapısına, dış kapıya onunla dokunayım diye. Sokağa çıktım, in cin top oynuyor. ATM'ler eve yakındı; ama arabayı da çalıştırmış olayım diye arabayla gittim.
Önce parayı çekeceğim banka ATM'sinin tuşlarını ıslak mendille sildim. Çektiğim parayı kağıt peçetenin arasına koydum.
Parayı yatıracağım ATM'nin başında da aynı işlemler. Bu arada da erken saat de olsa sağa sola bakıyorum. Polis görürse ceza yemek de var.
Arabaya binince kağıt peçete içindeki parayı koltuğun üzerine bıraktım. Eve çıkınca balkona kartlarla birlikte atıp bekleteceğim.
Eve çıktım, montumu, pantolonumu çıkarıp balkona astım. Eldiveni çıkarıp elimi bir güzel sabunladım. Onunla da kalmadım doğru duşa.
Ve dedim ki kendi kendime "Yahu, ne oldu böyle, teslim olduk görünmez bir virüse. Paranoyak etti bizi, manyaklaştırdı hepimizi."
Bugün torunlar Whatsapp'tan görüntüler yollamışlar. Biri balkondan yem atıyor kuşlara, biri de ayva yiyor balkonda. Onlara hasret kaldık, asıl ayvayı da biz yedik galiba.
Daha ne gülünçlükler,ne tuhaflıklar.
Bir de bunca olumsuzluğu anlatırken dedim ki kendi kendime "Bardağın az da olsa dolu yanı da var mı?"
Benim için oldu. Yazı yazdım, resim çizdim, şimdiye dek dört kitap okudum. Yoksa bu sıkıntıya dayanmak zor. Bu da benim için züğürt tesellisi oldu.
İşin en kötü yanı da ne biliyor musunuz? Önümüzü görememek. Bu belanın ne zaman gideceğini, biteceğini bilememek.
Tüm insanların bu beladan uzak kalmasını dilerken aklıma gelen şu dizelerle bitirmek istedim yazımı:
Der ki arkadaşım Hayrullah sık sık
Yaptığı bir yanlış karşısında
"Bu da bana ders olsun artık"
Yalnız bana sana değil
Tüm dünyaya ders olsun
Tekniğiniz, silahınız, zenginliğiniz diz çöktü
Görünmez bir belaya karşı
Artık kendine gelsin tüm insanlık
Özgürken farkına varamadığımız tüm değerlere yeniden kavuşmak dileğiyle...
..................................................................
Numan Kurt
10 Nisan 2020

YEŞİLLİKLER ÜZERİNDE KIRMIZI GELİNCİKLER

  Sabah erken yürürken kıyıda Deniz masmavi, hafif dalgalı Belli ki temizlemiş kendini bütün kış boyunca Güneş ısıtırken yeryüzünü Hafiften ...