8 Şubat 2019 Cuma

BİR OLALIM, BİRLİK OLALIM









(Okul arkadaşlarıma)
Kesin olarak bildiğim bir olgu var. Karşı çıkan olur mu, bilmiyorum; ama bana göre her insan yaşıyor bunu. Başka kanıta ne gerek var. Kendimden biliyorum insanın yaşlandıkça duygusallaştığını.
Yıllar içinde yazdığım başka yazı ve şiirlerimde de belirtmiştim; babam, benim çocukluk, gençlik yıllarımda sert görünüşüyle bilinen bir insandı. O zamanın da anlayışı olmalı, ben onun bizlerin saçını okşayıp sevdiğini hiç hatırlamam. Köyümüzdeki mahallemizde yaramazlık yapan çocukları “Hasan emmin geliyor, ona söyleyeceğim.” diye annelerinin korkuttuğunu bilirim. İşte bu sert görünümlü adam yaşlılığında bizleri merak eden,sulu gözlü biri olup çıkmıştı.
Duygusallıkla söze başladım. Anlatmak istediğim şu: Bu facebook denen paylaşım ortamına gireli on yıl kadar oldu. Sıradan yaşayıp tükettiğim hayatıma hiç aklıma gelmeyen yaşanmışlıklar eklendi. Bunları da zaman zaman yazdım. En önemlisi de elli yıla yakın bir zaman sonra sınıf ve okul arkadaşlarımla buluşmam, iletişim kurmam oldu. Onlarla buluşmalarımızda duygusallığın doruklarında yaşadım.
Düşünebiliyor musunuz on yedi- on sekiz yaşlarında üç yıl yatılı okuduğunuz okulunuzdan ayrılıyorsunuz. Kendi çevrenizde yaşayan arkadaşlarınızı zaman zaman gördüğünüz oluyor; ama çoğu ile elli yıl sonra bu internet denilen mucize buluşun aracılığıyla dede, babaanne,anneanne olarak bükülmüş beliniz, kırlaşmış saçlarınızla bir araya geliyorsunuz. İşin ilginç tarafı okulda değerini bilemediğimiz arkadaşlıklar bu buluşmalarda kuruluyor.
Ben, bu “okul arkadaşı buluşmaları”nın ikisine katılabildim. Kırşehir’de katılımın da çok olduğu ilk buluşmada ve Antalya buluşmasında. Her iki buluşmanın da yazısını bütün duygusallığımı da katarak anlattım.
Aynı devre mezunu olup da okuldaki haliyle hatırlayamadığım arkadaşlarımla “can dost” olduk. Sınıf arkadaşlarımı, okuldaki başka sınıflarda olan pek çok arkadaşımı biliyordum; ama bir Necdet Erce’yi, Ahmet Özbek’i, adını şu anda sayamayacağım birçok arkadaşımı bu buluşmalarda tanıdım. Bu ortamda ya da Necdet’le ve diğer okuldan hatırladığım arkadaşlarla buluşma ortamlarında çok güzel, duygusal paylaşımlarımız oldu. Bu buluşmaların ilk düzenleyicisi Öner’in hakkını da teslim etmek gerekir. Buluşmalarda yaşattığı sazlı sözlü eğlenceler, kaynaşmalar da benim unutamayacaklarım.
Sözü nereye mi getireceğim. Elli yıl sonra yöre halkımızın deyimiyle göverip bostan mı olacağız da bazı zıtlaşmalar, olumsuzluklar yaşıyoruz? Hepimizin yaşı yetmiş civarında. Ben, kimsenin düşünce yapısını değiştiremem. Elli yıl sonra başarabildiğimiz o güzel buluşmaların sürmesini istiyorum ömrüm oldukça. Bütün arkadaşlarıma da şunları öneriyorum eğer değer verirlerse.
*Okul arkadaşlarımızla genel buluşmalarımız yılda bir kere olmalı. Yıl içinde değişik yerlerde yapılan buluşmalar katılım yönünden amacına tam ulaşmıyor. Yolun uzaklığı, sağlık sorunları, ekonomik sorunlar katılımı sayısını düşürüyor.
*Kim ne düşünürse düşünsün bizlerin ortak değeri olan Atatürk’e, değişik düşüncelerde de olsalar tüm arkadaşlarımın bağlılığını görüyorum, hiçbir arkadaşımız dışlanmamalı.
*Bu, yılda bir kez yapılacak buluşmalar iki gün olarak düzenlenmeli.
*İnternet ortamında oluşturulan okul gruplarında siyasi paylaşımlar yapılmamalı. Böyle paylaşımlar yapmak isteyenlerin kendi facebook sayfası ne güne duruyor? Etmeyin, yetmiş yaşına yaklaşmış ya da gelmiş hangi arkadaşımızı düşüncesinden, inancından vazgeçirebiliriz. Gençlik yıllarımızın “slogancı ideoloji”leri biz ne getirdi ki… Buluştuğumuz ortamlarda uygar insanlar olarak her konuyu tartışabiliriz.
*Her arkadaşıma sağlıklı, uzun ömür dilerim; ama yolun sonu görünürken birbirimizin değerini bilelim. Bakın sağlıklı olsaydı Sedat Gürses, toplantılarımızın neşesi olurdu. Kazım Çınar, o çıkmayan sesiyle Antalya’da “Annabella” şiirini yürekten okudu, hepimizi duygulandırdı. Şimdi o Kazım yok artık. “Armudun sapı, üzümün çöpü” diyecek yaşı çoktan geçtik. Bu ülkenin pek çok değerden uzaklaştırılışından, içinde bulunduğu durumdan ben çok mu memnunum sanki?
* Gelin, whatsapp, facebook tartışmalarıyla kutuplaşmayı bırakıp birlik olalım, bu yıl geniş katılımla İzmir’de buluşalım.Öyle kararlaştırılmış olduğu için "İzmir" yazdım. Onaylayın, onaylamayın düşüncelerim, önerilerim bunlar.
Duygusallaşmakla başladım ya yazıya. Şu anda içimden geçenleri dökmek istedim dizelere…
Nasıl heyecan duydum, mutlu oldum
İlk buluşmamızda
Kırşehir’de
Çemen ekmeği, kayısıyı yerken
Elli yılın özlemiyle otel önünde
Sohbet ederken
Okul yıllarının saçları biryantinli ama
Ayakkabıları boyasız gençleri
Siyah önlük beyaz yakalı, kimi belikli kızları
Artık dede, babaanne, anneanne olmuşlardı
Yetmiş yaşın eşiğinde
Çoşkuntuna otelinde
Ne güzel ne duygusal iki üç gün yaşadık
Yavaş yavaş tükenirken neslimiz
Kalan ömrümüzde yine güzellikler yaşayalım
Dostça türküler söyleyelim
Sevelim, sevilelim
Ömrümüz oldukça
Tükenmedikçe nefesimiz
Dostça, arkadaşça, türkü tadında çıksın
Sesimiz
...........................................
Numan Kurt
9 Şubat 2017

YEŞİLLİKLER ÜZERİNDE KIRMIZI GELİNCİKLER

  Sabah erken yürürken kıyıda Deniz masmavi, hafif dalgalı Belli ki temizlemiş kendini bütün kış boyunca Güneş ısıtırken yeryüzünü Hafiften ...