23 Aralık 2018 Pazar

GÜZELLİKLER, DEĞERLER TÜKENİYOR MU?









Öyle çoğaldı ki mutsuzluk veren olaylar
Hangi birini yazayım
Düşündüm, taşındım; dedim ki kendi kendime
Şu anda aklıma gelenleri anlatayım
Belki sinirlenirdik, tuhaf gelirdi bize
Yaşlı annelerimizin, babalarımızın
Kalkışları oturdukları yerden
“Canım ne var bu kadar oflayacak puflayacak
Bu kadar da ağır kalkılır mı oturduğun yerden?” diye
Meğer ne haksızlık edermişiz
“Siz de bir gün bizim yaşımıza geleceksiniz.” kahrını
Hiç mi dinlememişiz
İşte geldi yaşımız onların o zamanki yaşına
Başladı şikâyetler
“Kolum ağrıyor, omuzum tutulmuş, gece hiç uyumadım…”
Daha neler neler
Oysa ben
Severdim “mutluluk anları”nı yazmayı
Beni mutlu eden ne kadar sıradan yaşanmışlık varsa
Onları sıralamayı
Nereden esti bilmem
“Yoook yok!” dedim bugün
Öyle her mutsuzluğumu anlatacak değilim
Seni gören de diyecek "Bu adam da böyle mutlu mudur her gün?"
Oysa ne durumlara düştük
Öyle her şeyden mutluluk çıkaracak hal mi kaldı
Bakın bir çevrenize
Nerede kaldı o aydınlanma yıllarının
Siyah beyaz fotoğraflara yansıyan sadeliği
Şaşırıyorum bazen
“Burası Türkiye mi
Yoksa bir Arap ülkesi mi?”
Boşuna mı demiş atalar
“Ne Arap’ın yüzü ne Şam’ın şekeri"
Kirli sakallı, kara sakallı gençler
Ne kılık kıyafette bir uyum
Ne konuşmalarda bir düzgünlük var
Küfür olmuş her cümlenin virgülü, noktası
Her ortamda elden düşmeyen telefonlar da cabası
Böyle derken suçlamak da istemem
Ülkenin geleceği, çoğu pırıl pırıl gençleri
Onlardan ayrı tutarım ne yaptığını bilmeyenleri
Aklımın köşesinden geçmezdi
Öğretmenlerin
Toplumun insanla uğraşan örnek kişilerinin
Böyle kravatsız, takım elbisesiz, kılıksız kıyafetsiz sınıfa gireceği
Onu da yaşadık
Bizler, girdiğimiz her okula
O okulun formasıyla başlardık
Ne derseniz deyin bana
“Tutucu, kuralcı, eskilerden kurtulamamış”
Ne derseniz deyin
Ne öğrencinin ne de öğretmenin
Ben bu kıyafet başıboşluğundan hoşnut değilim
Şimdi omuz omuza
Birbirlerine olmadık lafı söyleyenler meydanlarda
“Hesap sormazsam namerdim”
Narası atanlar
Ve bu sözü söyleyenlere
“Sen kimsin?” diyenler
Sıralasam yıllar içinde karşılıklı ağır sözleri
Sayfa mı yeter
Kim mi bunlar
Adlarını yazmaya ne gerek var
Hani o meşhur söz var ya
“Arif olan anlar.”
Memleketinin derneği adına
“Anıtkabir’de buluşma” duyurusunu paylaşmış
Bir eski öğrencim
Altına, yorum kısmına Atatürk’e hakaretler yağdırmış bir aymaz
O kadar da çoğalıp cesaretlendiler ki
Hepsi din taciri, hokkabaz, madrabaz
Her yıl seçimdi, referandumdu
Bir savurganlık, bir curcuna
Seçime, demokrasiye karşı olan mı var kardeşim
Ama ikide bir, aklına estikçe yaparsan bunu
Buna kaynak mı dayanır
Bayraklar, afişler, mitingler
Kazanmak adına her şeyi sakıncasız görenler
Altı yüz milletvekili çok değil mi
Bunun yarısı yetmez mi
Hem bunlar, bugünkü yönetim şekliyle ne yapar
Diğer yandan yarı aç yarı tok asgari ücrete
Talim edenler
Arabanız duruyor kırmızı ışıkta
Hemen bir çocuk
“Amca bir ekmek parası” diyor
Ya da mendil, su satıyor
Kelle koltukta
Sıralamakla tükenir mi olumsuzluklar
Her olaya “at gözlüğü” ile bakanlardan değilim
“Doğru, yalnız benim doğrumdur.” diyenlerden
Hiç değilim
Ama sen, vatanını seviyorsan
Ömrünü yurduna adamış Atatürk’ü de seveceksin
Aklın yolu bir
Tüketmekten çok üreteceksin
Hep ileri mi atacaksın adımlarını
Bilimin, aklın değerini bileceksin
………………………………………………………
Numan Kurt
23 Aralık 2018

YEŞİLLİKLER ÜZERİNDE KIRMIZI GELİNCİKLER

  Sabah erken yürürken kıyıda Deniz masmavi, hafif dalgalı Belli ki temizlemiş kendini bütün kış boyunca Güneş ısıtırken yeryüzünü Hafiften ...