9 Mart 2021 Salı

HİÇ AKLIMDAN ÇIKMIYOR Kİ ...







Bu yazımı okuyan ben yaştakiler veya benim yaşıma yakın olanlar, televizyonların siyah beyaz dönemindeki bir reklamı anımsayacaklardır. Merak ettiniz değil mi o reklamı? Şimdi rahmetli olan Soner Ağın adındaki güleç yüzlü, babacan sanatçımız oturuyor, karşısındaki kadın da ona değişik resimler gösteriyor. Ev, ağaç, çiçek, insan... Hangi resmi gösterirse göstersin “Bu size neyi hatırlatıyor?” sorusuna sevimli sanatçımız neşe içinde, “Çokomilk!” yanıtını veriyordu. Resimleri gösteren hanımefendi “Ama bunların çokomilkle ne ilgisi var? Nereden aklınıza geldi?” diye sorunca da “Hiç aklımdan çıkmıyor ki...” diyordu o tatlı gülüşüyle.
Akılda kalan hoş bir reklamdı. Anlayacağınız reklamı yapılan “çokomilk” tadındaydı o reklam.
Bugün de “Hiç aklımızdan çıkmıyor ki...” diyeceğimiz bir durumla karşı karşıyayız. Bu öyle tatlı, güzel bir reklam falan değil, hayatımızı alt üst eden, bizi adeta hokkabaza çeviren şu salgın belası. Uyku dışında hep aklımızda, rüyasını görüyorsanız uykunuza da girmiştir. Konuyla ilgili yaşadıklarımızı birkaç yazımda anlattığım için burada tekrarlamayacağım.
Biz altmış beş yaş üstündekiler ilk aşımızı yaptırdık, yakında ikincisini de yaptıracağız. Umarım insanlarımızın büyük çoğunluğu aşılanır da biz de ömrümüzden çalan, mutlu yaşayışımızın hırsızı bu beladan kurtuluruz.
Sokağa rahat çıkamıyoruz. Çoluk çocuğumuzla, torunlarımızla kucaklaşamıyoruz. Arkadaşlarımızla bir araya gelip ağız tadıyla söyleşemiyoruz. Daha neler neler. Şu yaştan sonra reva mı bu bize?
Böyle yazarken yazın deniz kıyısında elimdeki ekmek parçasına göz dikip etrafımda fır dönen serçeler geldi aklıma. Yalnız bizler değildik bu lanet salgından mutsuz olan. Serçeler, satıcılar da mutsuzdu. Nereden mi anladım? Yazdım aklıma gelen dizeleri. Nereden anladığımı sizler de anlarsınız o zaman.
***
"Gördüm kumsalda aç serçeleri
İster şiir deyin ister başka bir şey
Yazdım ak kağıda içimden gelen dizeleri"
***
Güneş bütün kızgınlığı ile yukarıda
Salıyor ateşini kumlar üstüne
Pineklerken şemsiyenin gölgesinde
Baktım
Sekiz on serçe
Hepsi ürkek, korkak
Bir indirip bir kaldırarak kafalarını
Beliriyorlar
Ayak yakan kumun üstünde
Aç kalmışlar belli
Mutsuzlukları anlaşılıyor ötüşlerinde
Sesi kesilmezdi hiç satıcıların
Arasından geçerek kumlara yayılmış insanların
Bağırırlardı
“Simitçiii, gevrek, çıtır çıtır!”
“Sucu, buz gibi!”
“Çay, neskafe, sıcak sıcak!”
Yok artık onlar
O minicik serçeler bulabilmek için simit kırıntılarını
Boşuna dolanıyorlar
Atıyorum küçük küçük ekmek parçalarını
Hepsi birden üşüşüyorlar
Alıp hemen kaçıyor oradan
Onca serçenin içinden hızlı, çevik olanı
Oysa nasıl da mutlulardı geçen yıl
Onların baklavası böreğiydi simit kırıntıları
Yanımızdan, burnumuzun dibinden ayrılmıyordu
O minicik, ürkek, sevimli serçeler
Öyle değişti ki günlük yaşantımız
Kaygıyla bakar olduk birbirimize
“Bak şunlar bize yakın duruyor”
“Ne rahat bunlar, maske bile takmamışlar”
“Böyle oldukça bu insanlar
Sonu gelmez bu belanın”
Bunlar gün içinde ağzımızdan düşmeyen laflar
Hele gençlerin hiç umurunda değil
Onlara göre
Ölen ölür bize kalsın sağlar
Her şey öyle bağlı ki birbirine
Günlük yaşam içinde
Yalnız insan mı ya da o kumsaldaki serçeler mi
Bu salgından etkilenen
Hangi birini sayayım
Hasret kaldık dostlarla, arkadaşlarla söyleşiye
Kafeler, lokantalar bomboş
Demir atmış iskeleye
Mavi yolculuğa her gün çıkan tekneler
Hepsi bir yana
İnsanı asıl yürekten yaralayan
Ekmek teknesinden olan
Her gün daha da çoğalan
Umarsız, biçare işsizler
İşte benim aklıma bunlar geldi
Ekmek kırıntısına atlayan serçeleri görünce
Umarım bu ilgisizliğin hesabını sorar
İşini, ekmeğini kaybeden bunca insan
Şu zamanda
İlgisiz işlerle uğraşan ilgililerden
Günü gelince
.................................................
Numan Kurt
9 Mart 2021


 

YEŞİLLİKLER ÜZERİNDE KIRMIZI GELİNCİKLER

  Sabah erken yürürken kıyıda Deniz masmavi, hafif dalgalı Belli ki temizlemiş kendini bütün kış boyunca Güneş ısıtırken yeryüzünü Hafiften ...