30 Mart 2017 Perşembe

BİR DOĞUM GÜNÜ HEDİYESİ

















Övgü şiiri yazmış Ekrem bizim Sadi’ye
Söyledikleri doğru
Kalkıp da inkâr mı edelim
Kıskanalım mı kırk yıllık arkadaşımızı
Kapı komşusu övmüş diye
Baktım “Bugün Sadi Köksal’ın yaş günü” diye yazıyor
Facebook sağ köşede
Uzaklarda, Ankara’dayım
Yanında olamayacağıma göre
Bir de ben öveyim de koltukları iyice kabarsın
Yetmişini aşmış adama
Olur mu bundan daha güzel, daha anlamlı hediye
Arkadaşız
Hilesiz hurdasız ve de çıkarsız
Hiç küsüp darılmadık birbirimize
İkimizde kalır konuşup tartıştıklarımız
Şakasız arkadaşlık mı olur
Aklına geldikçe sorar
“Senin kafan mı büyük, benim kafam mı?” diye
Arar Ankara’ya her gelişinde
Ben de takılırım ona
Derim ki:
“Kapının önüne kadar bırakmasam
Bulamaz çocuklarının evini”
Güler, o değişmeyen gülüşüyle
“Hıhıı” diye
Bir de övünürmüş Mucur’a varınca
Benim için dermiş ki:
“O, benim Ankara’da özel şoförüm
Ne zaman gitsem emrimde”
Çok uzatmadan şunu da söyleyeyim
Pek de duygusaldır
Ağlayıverir hemen
Biliyorum ki bu şiiri okuyunca gözleri yaşaracak
Koltuğuna iki karpuz sığmaz olacak
Kim bilir ne zaman doğdu
Otlar biçilirken mi, harman kalkarken mi
Koç katımında mı
Her neyse
Kağıt üzerinde doğum günü bugün
Ankara’ya gelince baklava, börek feda olsun
Ama şimdilik bu şiir ona hediye

……………………………………….
Numan Kurt
19 Mart 2017

"HAİKU"LARINI ÇOK SEVDİM






O güzel şair
Orhan Veli der ki bir şiirinde
“Eskiler alıyorum
Alıp yıldız yapıyorum”
Ben, ne eskiler alıyorum
Ne de eskilerden yıldız yapıyorum
Zaman zaman eskilere dalıyor
Can dostları, arkadaşları, dostları anlatıyorum
Bugün kim mi anlatacağım kişi
Anadolu bozkırının küçücük bir ilçesinde Mucur’da
Işık saçan biri var
Muzaffer Yıldırım, emekli öğretmen
Hep güzellikler üretmektir işi
Okudunuz mu bilmem
Zekâ ürünü yazdığı haikular
Haiku ne mi
Beş yedi beş heceli Japon şiirleri
Az söz, derin anlam
Bugün anlatacağım kişi de
Bu şiirlerin en güzellerinİ yazan adam
Böyle dedim ama
İnandırıcı olmak için de
Alın size iki örnek Yıldırım'dan
“dertlidir yürek
ömrün kara kutusu
açma dökülür”
“topla çıkar çarp
hayat matematiktir
son/uca doğru”
Kırk yıldır sürer dostluğumuz
Sınırlı, saygılı, ölçü içinde
Her gidişimde Mucur’a
Alır götürür beni bahçesine bağına
Ağaçlar, çiçeklerle donanmış bir bahçe
Eteğini dayamış dereye
Doyum olmaz sohbeti bir yana Muzaffer öğretmenin
Tadı hâlâ damağımda
Kulübesinin önünde yediğimiz
Tulum peyniriyle fırından yeni çıkmış pidenin
Şimdilerde çoktan aştı yetmiş duvarını
Görüp konuşsanız
Giyimi, kuşamı, hayata bağlılığıyla
Sanki delikanlı
Umurunda olmadı geçirdiği rahatsızlık
Eski eşyalara merak sardı
Yüz, iki yüz yıllık antikalarla
Müze oluşturdu bir odalık
Uğrayın yolunuz düşerse oraya
Hangi birini sayayım
Hayran olursunuz biriktirdiklerine
İbriğinden tut, yüz yıllık kocaman kağnıya
Bir gidişimde dedi ki bana:
“Müzedir, bağdır, bahçedir yordu beni
Söyle bakalım ne yapabilirim
Hem oyalayıcı hem ilgi çekici”
Bilgisayar almasını önerdim
“Yazıp çiziyorsun
Senin için bulunmaz arkadaş olur” dedim
İyi ki dediğimi yaptı
Şiirleriyle, yazılarıyla pek çok yeni dosta ulaştı
Hayat doluydu, hayata daha da bağlandı
Selam olsun bu güzel dosta
İyi biliyorum
“Beni çok övmüşsün” diye kızacak bana
Ama
Dost da olsak
Benden büyük olsa da yaşı
Hani demiştim ya:”Yiğidin hakkını yiğide ver!” diye
Bu kez dinlemeyeceğim
Işığıyla aydınlatan, bu dostu
Bu vefalı arkadaşı
……………………………….
Numan Kurt
30 Mart 2017

DİLİNİ GÜZEL KULLAN, SÖZÜNÜ BİL DE KONUŞ

  "Genellikle hatalarımızın hesabını tutmak, başarılarımızla övünmekten daha kârlıdır." ...