19 Nisan 2022 Salı

"BEN GİDERİM, ADIM KALIR"




 

Dört mevsimin ayrı güzelliği ile, geniş, bereketli toprakları ile, her yöresinde tarih gizli, turizm cenneti bu taşını, toprağını, insanını sevdiğimiz ülkemiz büyük yazarlar, ozanlar yetiştirmiştir. Anadolu insanın anlatılacak o kadar öyküsü var ki bunlar romanlarla, şiirlerle, türkülerle dile getirilmiş, bu yollarla insanımızın kültürü geçmişten geleceğe aktarılmıştır.
Bu güzel gerçekleri, duyguları dile getirirken bazılarına güllük gülistanlık gelebilir; ama ben ülkemizin şu andaki durumunu üzülerek gözlemliyorum. Ekonominin perişanlığı, işsizlik, terör, adalette aksamalar, Cumhuriyet değerlerinin bilinçli olarak yok edilişi büyük sorunlar. Bu sorunlar dürüst ve cesur yöneticiler geldiğinde çözülebilir; ama en yaralayıcı, üzücü olan kendi ülkemizde yabancı duruma düşmeye doğru gidiyoruz. Bu güzel memleket giderek Araplaşıyor. Ülkenin dört bir yanında yabancılar ev, arazi alıyor. Bu bir türlü savaşsız işgal gibi bir şey.
Dilimizin yaşatanları, ustaları şair ve yazarların yanında bir de halk ozanlarımız var. Bugün yukarıda değindiğim üzücü gidişi anlatmayı bir yana bırakıp o güzel ozanların türkülerinden seçtiklerim üzerine duygularımı, düşüncelerimi yazmak istedim.
Ozanlarımız pek çok. Hem sözüyle hem sazıyla üretenlerden çok sevdiğim, etkilendiğim Âşık Veysel'in türkülerinden seçtiğim dizeler üzerine kendimce yorumlar yapacağım.
***
Dilimizin yaşatanları, ustaları şair ve yazarların yanında bir de halk ozanlarımız var. Bugün yukarıda değindiğim üzücü gidişi anlatmayı bir yana bırakıp, zaten öyle bir uzmanlığım da yok, o büyük ozanın türkülerinden seçtiklerim üzerine duygularımı, düşüncelerimi yazmak istedim.
“Kim okurdu kim yazardı
Bu düğümü kim çözerdi
Koyun kurt ile gezerdi
Fikir başka başk’olmasa”
Yedi yaşında çiçek hastalığından gözlerini kaybeden Âşık Veysel'i düşünürken empati yapın. Doğayı, güneşi, insanları yedi yaşına kadar görüyorsunuz, daha sonrası sizin için karanlık. Doğuştan kör olmak da elbette çok zor; ama önce görüp de sonra görememenin düşüncesi bile dayanılmaz.
Veysel'in şiirlerini okuduğunuzda hayatla ilgili inanılmaz yorumlar görürsünüz.Yukarıdaki dizelerde söylemek istediği şu: “İnsanlar aynı düşüncede olmayabilir. Bu çok doğaldır. Doğal olmayan, doğru olmayan kendisi gibi düşünmeyenleri yok saymak, onlarla kavga içinde yaşamaktır. Bunun sıkıntısını bu ülke çok çekti. 1980 öncesi binlerce gencini bu zıtlaşmadan dolayı yitirdi. Zaman geçtikçe anlaşıldı ki gençlerin birbirlerini vurduğu silahlar aynı. Hiç kimseyi “Benim gibi düşüneceksin!” diye zorlayamayız. Düşünceni insana yakışır biçimde tartışırsın, olursa kabul ettirmeye de çalışırsın; ama hoşgörüyle, insanca tartışarak.
***
“Ne var ise sende bende
Aynı varlık her bedende
Yarın mezara girende
Sen toksun da ben aç mıyım”
Nedir bu insanın doymazlığı, kıskançlığı, gereksiz hırsı. Evet insan bu hayatta rahat yaşamak, başkalarını da rahat yaşatabilmek için çalışmalı. Olumlu işleri başarmak adına hırsı, isteği de olmalı.Toplumda her kişinin bir işlevi var, yoksa ilerleme, kalkınma olmaz.; ama yalnız kendi mutluluğu, kendi zenginliği için harcıyorsa gücünü , geçiniz o tür insanları, bir değeri yoktur.
Veysel; “Sen tok olsan, dünyalar senin olsa yarın iki arşın bezle göçüp gittiğinde ne tokluğun kalır ne de zenginliğin.” demek istiyor.
Ne insanlar geldi geçti, hiçbiri yok artık. Öyleyse insan bu güzelim dünyada yaşarken güzellikler katmalı kendisine de başkalarına da. Dikkat eder misiniz bilmem, cenazeye katılan insanların dağılırken en çok söyledikleri söz: “İşte ölümlü dünya. Bugün var, yarın yoksun.”
Söylenir söylenmesine de yine de insanların çoğu hırslarından, kıskançlıklarından, dedikodudan, açgözlülükten kolay kolay
vazgeçmez.
***
“Cahil insan gül ise de koklama”
Türkçe Sözlük, “cahil”i “eğitim öğretim görmemiş kimse” “belli bir konuda bilgisi olmayan kimse” diye tanımlıyor. “Cahil” en korkulacak insan modelidir. Algılamaları yanlıştır. “Doğru” dediği yanlış da olsa kabul etmez. Bilimsel düşünceden uzaktır.
“Cahil insan davul gibidir; sesi çok çıkar; ama içi boştur.”
“Hiçbir şey, eyleme geçen cahillik kadar tehlikeli olamaz.”
“Cahili sırtında taşımak, oturup dinlemekten daha kolaydır.”
Daha ne diyelim. Âşık Veysel haklı değil mi?
Neşet Ertaş; bir türküsünde “Cahildim, dünyanın rengine kandım” der; ama burada “cahil” genç, deneyimsiz anlamlarında kullanılmıştır. Halkımız bazı durumlarda bu anlamlarıyla da kullanır.
***
“Dokuz ay koynunda gezdirdi beni
Ne cefalar çekti ne etti anam
Acı tatlı zahmetime katlandı
Uçurdu yuvadan yürüttü anam
Anaların hakkı kolay ödenmez
Analara ne yakışmaz ne denmez
Kan uykudan gece kalkar gücenmez
Emzirdi salladı uyuttu anam”
Sizin bir roman yazsanız anlatamayacağınız “ana”yı Veysel bu dörtlüklerle ne güzel anlatmış. Doğuran, yetiren, koruyan, sevginin en anlamlısını veren kadındır ana. “Ana yüreği, ana kucağı, ana kuzusu...” ve daha pek çok deyim “ana” üzerinedir.
Anne ile evlat arasında çok güçlü, kopmaz bağlar vardır. Kopan tek bağ ise çocuk doğduğunda düşen göbek bağıymış. Yaşımız kaç olursa olsun eğer annemiz hayatta ise biz onun için "ana kuzusu"yuz.
***
“Uzun, ince bir yoldayım
Gidiyorum gündüz gece
Bilmiyorum ne haldayım
Gidiyorum gündüz gece”
"Uzun, ince bir yol"dur hayat Veysel için. Bu türkü olarak da söylediği şiirinde sanki bir halk filozofunun düşünceleri vardır. O "uzun, ince yol"da gündüz gece yol alırken aydınlığı da göremez. Onun için gündüzler de gecedir, karanlıktır. Yedi yaşından sonra gözleri görmez olmuştur. Kısacası Veysel burada "gündüz gece" kavramını iki anlamda kullanmıştır.
***
Sen yedi yaşında gözlerini kaybet, haliyle okuma yazma bilme, görenlerin bile düşünemeyeceği hayat felsefeleriyle şiirler söyle, onları da sazınla sesinle dile getir.
21 Mart 1973'te ölüm haberini Muş- Bulanık- Karaağıl'da camı kırık radyomdan dinlediğim Âşık Veysel'i saygıyla anıyorum.
Hangi şiirini okusanız orada hayata ilişkin görüşlerine şaşar kalırsınız.
Unutulmamak isteğini de şiire döktüğü şu dizelerle yazımı bitirmek istiyorum:
"Ben giderim, adım kalır
Dostlar beni hatırlasın
Düğün olur, bayram gelir
Dostlar beni hatırlasın"
Düğün, bayram da yok; ama bugün de Veysel'i hatırladım.
.......................................................................
Numan Kurt
20 Nisan 2022

YEŞİLLİKLER ÜZERİNDE KIRMIZI GELİNCİKLER

  Sabah erken yürürken kıyıda Deniz masmavi, hafif dalgalı Belli ki temizlemiş kendini bütün kış boyunca Güneş ısıtırken yeryüzünü Hafiften ...