2 Ocak 2021 Cumartesi

YAŞANANLARDAN DERS ALMAK

 





Bilgisayarı açıp facebook sayfama bakarken bir paylaşım çok ilgimi çekti. Gönül Elbeyli arkadaşımız paylaşmış. Arkadaşımızın bütün paylaşımları gerçekten eğitici, bilgilendirici paylaşımlar. Görebildiğim bütün paylaşımlarını okuyorum, pek çok konuda bilgileniyorum.
Bugünkü paylaşımında “Son Söz” başlıklı Oktay Rıfat şiiri vardı. Bu şiirin beni saran yanı şiirsel özelliğinin yanında içerdiği anlamdı. Bize diyordu ki:” Yaşamınızın, aldığınız nefesin, değerini bilemediğiniz pek çok güzelliğin değerini bilin, farkına varın!”
Şu başımızın belası, hayatımızı alt üst eden salgından alacağımız derslerle o kadar güzel örtüşmüş ki bu şiir. İnanın birkaç defa okudum. Siz de içinize sindire sindire okuyun. Nelerin değerini bilmemiz gerektiğini daha iyi anlarsınız.
SON SÖZ
Boğazından lıkır lıkır gecen
Şu suyun kıymetini bil
Nedir ki bu mavilik deme
Pencereden görebildigin kadar
Göğün kıymetini bil
Kıymetini bil çicek açmış bademin
Güneşli odanın çamurlu sokağın
Beyazın siyahın yeşilin
Pembenin kıymetini bil
Dirilik öyle bir şey yürekte
Sevinçle çırpınır
Kavak yelleri eser insanın başında
İnsanoglu kızar öfkelenir savaşır
Halk için girişilen savaşta
O korkulu sevincin
Öfkenin kıymetini bil
Bil ki bu
Budur iste
Güneş yalnız dirileri işitir
Güneşin kıymetini bil
Oktay Rıfat
........
Kafasına taş düşenin neler yaşadığını ancak kafamıza bir taş düştüğünde biliriz. Genç ya da yaşlı biri toprağa verildiğinde cenazeye katılanların en çok kullandığı cümleleri hepiniz bilirsiniz.
“İşte bir varmış, bir yokmuş; geçti gitti.”
“Hayat boş kardeşim, kimseyi kırmaya, üzmeye değmez.”
“İster varsıl ol ister yoksul, bir top bezle gidiyorsun.”
Böyle benzer cümleler sıralanır. Sıralanır da alınan ders fazla sürmez. İnsanlar hırsıyla, kıskançlığıyla, sevgisizliğiyle yaşamaya devam eder. Bu bir genelleme değil, yaşadıklarından ders alan insanlar da çoktur çevremizde. “Empati”, kendini onun yerine koyma dediğimiz duygu olmalı bir insanda.
Şu son haftada iki arkadaşımızı yitirdik. “Koronavirüs” onları da aldı götürdü bu hayattan. Bu arkadaşlar Kırşehir Erkek İlköğretmen Okulu 1969 mezunu devre arkadaşlarımızdı. Halis Yıldız ve Derviş Kılıç. Ayrıca gün geçmiyor tanıdıklarımızdan da ölüm haberleri geliyor.
Halis Yıldız arkadaşımızla ölümünden iki gün önce telefonla konuşmuştum. Bu virüsten kurtulduğunu, yakında hastahaneden çıkacağından söz etmişti. İki gün sonra arkadaşlarımız Whatsapp'tan paylaşmışlar kalp krizinden yitirmiş hayatını. Bu illet virüs, aşırı kilosu olmayan, sağlıklı olan arkadaşımızın kalbini zayıflatmış olmalı. Derviş Kılıç'ı da okuldan tanırdım. Okul başkanlığı da yapmıştı. İki arkadaşımızı da rahmetle, sevgiyle anıyorum.
Üzücü, karamsar cümlelerin yanında bir arkadaşımla yılbaşı günü yaptığımız konuşmayı anlatayım.
Arkadaşımı perşembe günü aradım yeni yılını kutlamak için.
-”Alo!”
-”Alo, merhaba arkadaşım! Nasılsın?”
-”Teşekkürler, nasıl olayım, iyiyiz demek âdet olmuş, ben de öyle diyeyim.”
-”Sıkıldın herhalde iyice. Ne yapalım sabredeceğiz. Bakalım günler ne gösterecek?”
-”Umarım eski günlerimiz geri gelir.”
-”Bak sana bir şey söyleyeyim de şu sıkıcı günlerde biraz gülümse.”
-”Merak ettim, anlat bakalım.”
-”Biliyorsun biz Ankara'da arkadaşlar, hemşehriler olarak gittiğimiz kahvede eşli okey oynuyorduk. Ben çok zaman ortağım olan Hayrullah ve Yağmur'a sık sık kızıyor, onları yanlış oynadıkları konusunda uyarıyordum. Şu bela salgın geçsin ikisine de diyeceğim ki 'İstediğiniz gibi oynayın!' Bilirsin Hayrullah sık sık 'Bu bana ders olsun!” der ya. Bu bana ders olsun. O günleri arar olduk.”
-”Doğru, o günleri özledik.”
-” Yeni yılını kutluyorum. Yeni yılda bu sıkıntıdan kurtulmak umuduyla hoşça kal.”
-Çok teşekkürler. Ben de kutluyorum.”
Torunları kucaklamayı, arkadaşlarla buluşmayı, birkaç kişi oturup söyleşmeyi, sevinci, acıyı paylaşmayı özledik. Bunların ne kadar değerli olduğunu çok iyi anladık. Oktay Rıfat'ın şiirinde dediği gibi güneşin, suyun, maviliğin, tüm renklerin, öfkenin sevincin, hepsinden önemlisi özgürlüğün değerini çok iyi anladık.
“Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var” başlıklı şiirinin son bölümünde şöyle diyor Ataol Behramoğlu:
"Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana"
Birkaç dize de ben yazmak istedim:
Öyle güzel ki hava şu kış gününde
Güneş unutmuş kış güneşi olduğunu özenmiş bahara
Yasak olsa da dışarı çıkmak
Ayaklarım açılsın diye
Birkaç tur attım şöyle evin etrafında
Ve şükrettim aldığım nefese, yaşadığım hayata
***
Yeni yılda umutla, sağlıkla, sevgiyle kalın.
...........................................
Numan Kurt
2 Ocak 2021

YEŞİLLİKLER ÜZERİNDE KIRMIZI GELİNCİKLER

  Sabah erken yürürken kıyıda Deniz masmavi, hafif dalgalı Belli ki temizlemiş kendini bütün kış boyunca Güneş ısıtırken yeryüzünü Hafiften ...