15 Temmuz 2022 Cuma

GEÇMİŞ ZAMAN FOTOĞRAFLARI








"Korkusu kalmış içimizde terkedilmiş çocukların
Yitik yüzlü fotoğraflar duruyor siyah beyaz
Kırık bir vazo masanın ortasında
Yıkık dökük odada
Susuz ve çiçeksiz"
Atilla İlhan
***
"Dünyanın güzelliğinden korkmaya başlamıştık. Zira aydan akan büyünün saadetiyle ruhlarımız çatlayacak kadar dolmuştu.
Ay! Ay! Yalancı ay! Zekâdan harap olanları dinlendiren hayal gibi, güneşten bunalanları da teselli eden sensin!"
Ahmet Haşim "AY" başlıklı yazısında ay ışıklarını, ayın aydınlatmasını; güneş ışığının aydınlatmasından üstün tutar. Güneş ışıklarının doğadaki tüm ayrıntıları, çirkinlikleri gösterdiğini; oysa ay ışığının bunları tül perde gibi örttüğünü anlatır. Ben de değişik bir çağrışım olsa da siyah beyaz fotoğrafları ay ışığı, renklileri de güneş ışığı ile özdeşleştiririm.
Siyah beyaz fotoğraflar sanki kirlilikleri göstermez. O fotoğrafları dizelerle canlandırmayı severim.
***
-“Fotoğrafa bakıp da şiir mi yazılır kardeşim?”
-“Yazılır, hem de çok güzel olur.”
-“Alalım o zaman her fotoğrafı karşımıza, yazalım ne gelirse aklımıza.”
-“Yooo! Bunlar siyah beyaz fotoğraflar, elli altmış yıl öncesinden, geçmişten günümüze yaşayan antika eserler gibidir, değerini anlayan anlar.”
-“Nereden geldi aklına fotoğrafların altına dizeler sıralamak, manzum öyküler gibi şiirler yazmak?”
-“Öğretmenlik yıllarımda “öykü” konusunu işlerken okuduklarım içinde doktor yazar Muzaffer Hacıhasanoğlu’nun beni de adeta çarpan bir öyküsü vardı: 'BİR FOTOĞRAF CANLANIYOR'. Bu öyküde yazar elektrik direğine onarım için çıkan bir işçinin cebinden düşen aile fotoğrafına bakarak fotoğraftakilerin ağzıyla bir aile dramını anlatır. O öyküyü hiç unutmam. Böyle siyah beyaz, az bulunan aile fotoğraflarını görünce içimden bir şeyler yazmak gelir. Bu bir bakıma özlemin, kederin ya da fotoğrafa göre sevincin anlatımıdır.”
-“Bir bakıma fotoğraflara bakıp yaşananları anlatıyorsun.”
-”Evet, öyle de diyebilirsin.”
-"Memlekette bu kadar sorun varken..."
-"Zaman zaman bir çok yazımda onları da yazdım. Bazen de duyguları, yaşananları anlatmak gerekiyor."
***
BİRİNCİ FOTOĞRAF:
Alır götürür bu fotoğraf beni altmış yıl öncesine
Güreş tutmuşuz iki kardeş
Köyde, evimizin kerpiç duvarları dibinde
“Haydi bre pehlivan!” dercesine
Gölgelerimiz düşerken öğle vakti toprağa
Bizimki sanki gerçek güreş değil de poz vermişiz
O yılların tek fotoğrafçısı
İlicekli Debrah'a
Üç yaş büyüktü benden ağabeyim
O, ince, zayıf
Ama ben iri yapılıydım
“Haydi bir güreş tutun!” demiş büyüklerimiz
Ayda yılda bir köyümüze gelen Debrah amca
Kaçırmamış bu anımızı
Sırtımızda tişört, altta tozlu pantolonlarımız
Yine de mutlu bakışlarımızla
Güreşiyoruz havasıyla, mutluluk içinde poz vermişiz biz
Okuduk kentteki öğrenci evlerinde
Öğretmen olduk, yıllarımız geçti eğitim hizmetinde
Bakıp da bu fotoğrafa
Anlatacak değilim koskoca bir hayatı
Zaman aktı geçti
İşte bu fotoğrafta güreş tuttuğum ağabeyim
Emekliliğinde rahat edecekken
Torunlarını doya doya sevecekken
Bıraktı gitti bizi altmışında
Onun acısı, özlemi kaldı hep
İçimizde
***
İKİNCİ FOTOĞRAF:
Yıl bin dokuz yüz altmış dokuz ya da yetmiş
Sivrihisar-Dümrek köyünde
Babam Tarım Kredi Kooperatifi müdürü
Poz vermişiz, kız kardeşim,
Ben ve iki yeğenim
Evin önünde
Anarım o köyü her zaman
Ne zaman yolculuk yapsam Polatlı- Sivrihisar yolunda
Oyunun yasaklandığı, çayın on beş kuruş olduğu kahveleriyle
Evimizin önünden geçerken
Sepetinden meyveler bırakan insanları
Dostluk kurduğum öğretmenleri
Bağları, bahçeleriyle
Güzel bir köy evimiz var
Altta bir yüklük, depo
Üstte kutu gibi iki küçük oda
Kim çekti bu fotoğrafı, hiç hatırlamıyorum
Yeğenler kucağımızda
Yukarı odalara çıktığımız ağaçtan merdiven altında
Ben yaz tatilindeyim
Dedelerini, babaannelerini ziyarete gelen bu iki küçük yeğenim
Selçuk ile Mete
Çok mutlu olmuşlardı
Dedelerini, babaannelerini, amcalarını, halalarını gördükleri o şirin evde
Mete şimdi gazi
Mayına bastı kutsal görevini yaparken
Tutundu hayata doksan dokuzdan beri
Zaman akıp geçip giderken
Ne çok hayalleri vardı kucağımdaki Selçuk yeğenimin
Onu anlattım başka bir yazımda
Dayanılmaz acılarla bıraktı bizi
Yardımsever, özverili Selçuk
Daha elli altı yaşında
Kız kardeşim Kezban Kırşehir'de
Çocukları, torunlarıyla yaşam telaşında
Ben mi
Biliyorsunuz
İşte böyle yaşadıklarını, duygularını anlatan
Kara kalem resimler çizen
Size tuhaf gelse de fotoğraflara şiirler yazan
Yetmişi bir basamak atlamış
Emekliyim
Yurdum barış içinde aydınlığa yürüsün
Hepimiz sağlık içinde mutlu yaşayalım
Bu da benim içten dileğim
....................................................
Numan Kurt

 

YEŞİLLİKLER ÜZERİNDE KIRMIZI GELİNCİKLER

  Sabah erken yürürken kıyıda Deniz masmavi, hafif dalgalı Belli ki temizlemiş kendini bütün kış boyunca Güneş ısıtırken yeryüzünü Hafiften ...