Yazılarımda zaman zaman ülkemizdeki yönetime bağlı olumsuzlukları uygun bir dille eleştiririm. Hayat pahalılığını, işsizliği, emeklilerin, çalışanların geçim zorluğunu, adalet terazisiniz bozulmasını, kayırmacılığı, eğitimin bilimsellikten uzaklaşmasını ve bana göre başka sıkıntıları. Benim yazmam kimi, neyi etkiler? Kendi halinde bir emekliyim. En azından düşündüklerimi yazarak kendim rahatlıyorum.
Bugün de dedim ki "Seni mutlu eden, en azından rahatlatıp gülümseten hiç mi bir şey yok, bir de onları yaz!"
Şimdi televizyon kanallarında bol bol dizi reklamı var. Büyük çoğunluğu entrikalarla, kötülüklerle, silahlı çatışmalarla, aldatmalarla dolu diziler. Seyredenleri germekten, özellikle yeni yetişenlere kini, sevgisizliği, aldatmayı öğretmekten öteye gitmeyen bu dizileri anlatacak değilim. İlgiyle izlediğim türkü programı "Zamane"den ve güldüren program "Güldür Güldür"den söz edeceğim.
***
Uğur Önür ve Umut Sülünoğlu; onlar için söylenen iki cümle:
“Yerelden evrensele giden müzik yolculuğunda, Anadolu'nun eşsiz türkülerini çalıp çığırmaktadır”.
“Mesleği olan müzisyenliği severek icra eden hayranlarının beğenisini toplayan usta bir müzisyendir.”
Kimler için söylenmiş bu sözler? Onları belki benim gibi sizler de büyük beğeniyle izliyorsunuz. Sevdiğiniz türküler bir yana, pek ilginizi çekmeyen türküleri bile o kadar güzel, uyumlu, keyifli söylüyorlar ki “Bu türkü de bu kadar güzel miymiş?” diyorsunuz.
İlk söz Uğur; ikinci söz Umut için söylenmiş.
Bu ikiliyi ve onlara değişik enstrümanlarla katkıda bulunan çok sempatik arkadaşlarını her hafta TRT MÜZİK'te dinliyorum. Pazar günleri de gece yarısından sonra programları “Zamane”nin tekrarı var.
***
Saz çalan, türkü söyleyen, türkü üreten can arkadaşım Öner Pehlivan, Didim'e gelmişti. Geldiği gün sormuştum ona Erol Okçu arkadaşımızın balkonundaki masada söyleşirken:
-Öner, sen TRT MÜZİK dinliyor musun?
-Evet dinlerim.
-Kardeşim orada “Zamane” diye bir program var.
-Ne diyorsun sen, ben bayılırım Uğur Önür ile Umut Sülünoğlu'na.
-Sen mi, ben mi? Sen türkülerle iç içesin. Dinlemen ve beğenmen çok doğal. Oysa dinleyiciden öteye gitmeyen ben de mest oluyorum onları dinlerken.
-Umut Sülünoğlu'na türkülerimi gönderdim; ama henüz bir yanıt gelmedi.
-Onlar çok meşgul insanlar, görmemiştir.
-Ben de öyle düşündüm.
-Yahu Öner, tek ya da ikili olarak söyledikleri her türküyü zevkle dinliyorum. Vücut dilleri de çok etkileyici. Bir de ben hayatım boyunca çok az süreler içinde bıyıklı olmuşumdur. “Neden bırakmıyorsun?” diyenlere şaka yollu “Çorba bulaşıyor (!)” derim. Sana da yakışıyor; ama bu Uğur Önür'e de o kara pos bıyık ayrı bir hava veriyor.
-Benim bıyıklara hiç bir şey demiyorsun ama!
-Eh, kafanın çıplaklığına karşı ağız burun arasını kır bıyık doldurmuş.
-Gençlik uçtu gitti, ne yapalım kardeşim!
-Bir de şu her türlü vurmalı aletleri çalan Şakir'e gülüyorum. Çok sempatik.
Böyle söyleştik. Oğlunun rahatsızlığını duyunca geldiğinin üçüncü günü İstanbul'a döndü Öner. Ne diyelim? Görüşme kısa oldu; ama önemli olan arkadaşımızın oğlu sağlıklı olsun. Ömrümüz oldukça bu güzel insanla daha çok buluşuruz.
“Umut Sülünoğlu ve Uğur Önür'ü neden yazdınız?” derseniz; ben de “Siz de onların programını kaçırmayın!” derim efendim.
***
Yukarıda sözünü ettiğim türkü programı bir de çok başarılı güldürü programı “GÜLDÜR GÜLDÜR” olmasa kapatacağım televizyonun düğmesini. Geçmiş yıllarda, hoş görünün, eleştiriye olumlu bakmanın olduğu yıllarda başta Levent Kırca'nın "OLACAK O KADAR"ı olmak üzere ne güzel güldürü- eleştiri programları vardı. Rahmetli yaşasa da bugün yapsaydı bu parodileri şimdi kesin içeride olurdu.
“Sen, açık oturum, tartışma gibi programları izlemez misin?” diyenlere “Yandaş kanallarda aynı dilli düdükler ötüyor, diğer az sayıdaki kanallarda izliyorum bazen, ama karamsarlık daha da artıyor. Onlara da kulak verdikleri yok zaten.”
Umut Sülünoğlu ve Uğur Önür'ün programlarının birini izleyince bunları yazmak istedim. Yurdun dört bir yanından; Kırşehir'den, Ankara'dan, Burdur'dan Çorum'dan kısacası her yöreden türküleriyle, sazları, zurnaları, gitarları, darbukaları, kabak kemaneleri ile bayılıyorum onlara.
***
Gülmek bir gereksinimdir. Ömrümüz somurtmakla, üzülmekle mi geçsin? Adına uygun olarak bizi güldüren tek program güldürü ustası Kemal Sunal'ın oğlu Ali Sunal'ın yönettiği "GÜLDÜR GÜLDÜR"
“Güldür Güldür”ün çok başarılı oyuncularını görünce daha oyuna başlamadan “güldür güldür” oluyorum.
Şu sıralarda toplumsal, yönetimsel aksaklıklara çok keskin olmasa da oyunlarında değinen televizyonlardaki tek komedi grubu. Eleştiri yapmasalar bile gösterilerinde bütün oyuncular tek tek çok başarılı.
Benze program olan "ÇOK GÜZEL HAREKETLER BUNLAR", "GÜLDÜR GÜLDÜR"ün yanında çok acemice ve sönük kalıyor.
İnanın skeçlerdeki adlarıyla Naime, Bilal, Mesut, Kudret, Hayati gibi isimleri görünce oyun başlamadan gülüyorum.
Bunca olumsuzluğun içinde bana keyif veren iki güzel programdan da söz etmek istedim.
Cumhuriyet yüz yıl sonra aydınlıklar, güzellikler getirsin. Biz geçtik gidiyoruz. Kaygımız çocuklarımız, torunlarımız için.
............................................................................................................
Numan Kurt
.jpg)