“Yahu kardeşim sendeki de ne hafıza
be, arkadaşlarını, yaşananları hiç unutmamışsın!” Bu
cümleyi sık sık duyarım aklımda kalanları “anı” olarak
yazdığım yazılardan sonra. İşin gerçeğini sorarsanız ben de
derim ki: “Yok arkadaşım, o kadar da değil. Unuttuğum o kadar
yaşanmışlık var ki...Tamam belki bazı arkadaşlarıma göre çok
şeyi belleğimde tutmuşumdur; ama öyle övdüğünüz ölçüde
değil. O zamanın koşullarında 'Cep delik, cepken delik'
zamanlarımızda nasılsa az bulunan fotoğraflardan ben de almışım.
Bana çok şeyi hatırlatan o fotoğraflardır, bir de okuluma,
arkadaşlarıma çok önem verişim. Hiçbir zaman 'Aman canım,
yıllar geçti. Şimdi kim nerede, herkes torun torbaya kavuşmuş,
bana ne!' anlayışında olmamamdandır.”
Şimdi bu baş korkumuz “coronavirüs”
belası çıktı ya, kapandık kaldık eve. Ne yaparsın? Kitap oku,
televizyon seyret, bilgisayarla uğraş, ara sıra koltukta
uyukla...derken gün akşam oluyor. Bakalım ne kadar sürecek bu suç
işlemeden aldığımız tutukluluk?
Evde zaman geçirmeye çalışırken
okul yıllarımdaki fotoğraflara baktım.Bu fotoğrafları facebook
sayfamda “KIRŞEHİR ERKEK İLKÖĞRETMEN OKULU YILLARI”
başlığında albüm olarak toplamış ve paylaşmıştım. Hepsi
elli yıl öncesinden siyah beyaz fotoğraflar.
Bilirsiniz severim siyah beyaz
fotoğraflara bakıp yaşanmışlıkları, görünümü dizelerle
anlatmayı. İşte o albümdeki yirmi civarındaki fotoğraftan beş
tanesini sırayla koydum karşıma, anlattım gördüklerimi, sanki
söyleştim onlarla.
*******
1.FOTOĞRAF
Yaş on yedi
Fotoğrafta ben, sanki kendini sinema
jönü zanneden biri
Terme
Yatılılıktan sıkılan biz
öğrencilerin sığınak yeri
Saçlar, gömlek, kıravat, pantolon,
çorap
Her şey yerli yerinde
Hele poz veriş
Askerde sol elini çenesine dayayıp
saatini gösteren
Asker gibi
Yeşil çimenlerin üstünde poz
verirken o yaşın kendini beğenmişliği
Cebi yoklasanız beş lira çıkmaz
Ayakkabılar mı
Onlar aylardır boyanmamış gibi
Kim çekmişti o yılların
koşullarında bilemem
Elli yıl öncesinden siyah beyaz bir
hatıra
“Zaman ne çabuk akıp gittin sen!”
derim
Bakarım bu fotoğrafa
*******
2.FOTOĞRAF
Okulun önündeyiz, platformda
Fotoğraflarımız ya Terme'de
çekilirdi ya da burada
6-A sınıfı
Köy stajı bitmiş, şehir
okullarındaki staja gitme hazırlığında
Sınıfımız kırk kişi
Saydım yirmi dört kişi var bu
fotoğrafta
Hepsini tek tek anlatamam
Ama
Hatice Aktaş, Ahmet Çelebi, Muzaffer
Abalı, Asım Bayık
Ve Kezban Altın
Onlar artık yok aramızda
Beşer altışar grup kurar giderdik
şehir okullarına
Ders dinler ya da ders verirdik
Uygulama öğretmenimiz, sınıfın
öğretmeni dinlerlerdi bizi
Bir telaş, bir telaş
Nasıl anlattığımızı bilmezdik
Söyleyeceğimizi şaşırırdık o
heyecanla
Namık Kemal İlkokulu
Okulumuzun karşısında
Öğretmenimiz Aydın İpek
O gün bir dersi ben anlatacağım
Türkçe, Hayat Bilgisi, Matematik
Bunları anlatmak kolay da
O gün benim payıma düştü Müzik
Ben ne anlarım müzikten
Hiç unutmadım, şimdiki gibi aklımda
“Tembel” şarkısını öğreteceğim
üçüncü sınıfa
Hani aklınızda kalmıştır
“Bir hastalık vardır bilir misiniz
Bir yerde görseniz tanır mısınız
Tembellik denilir onun adına
Satılıktır deseler alır mısınız”
İlk dörtlüğü böyleydi şarkının
O berbat sesimle şarkıyı bile
söyledim, öğrettim ama
Sırtımdan boşanan teri sormayın
bana
O günleri hatırlarım
İşte bu fotoğrafı, fotoğraftaki
sevgili arkadaşlarımı görünce
O dersler çok yararlı olmuşru bana
Zevkle anlattım derslerimi
Öğretmenlik günlerimde
*******
3.FOTOĞRAF
Solgun, eski; ama duygu dolu bir
fotoğraf
Yürüyoruz okuldan çarşıya
Cumhuriyet Bayramı kutlamaya
Boy sırasına dizmişler bizi
Uzunlar ön sırada
Kıyafetler düzgün, başlar dik
Gururluyuz bu en büyük bayramda
Ön sırada bildiklerim
İkinci kişi Ali Zencirli, sonra
Ünsal, Numan, Bülent, Kazım, Yekta ve Mehmet
Bakışlar ciddi, adımlar düzgün,
yürekler atıyor
Ayakkabılar mı, onlar yine toprak
rengini almış
Boyasız
O günün bayramları coşku verirdi
bize
Gururla geçerdik resmi geçitlerde
Yok artık o heyecan, kaldırdılar
böyle kutlamaları
O bayramlar nerede
*******
4.FOTOĞRAF
Yatılıydık
Kalkardık sabahın altısında
Temizlik, yatak düzeltme, giyinme,
sonra kahvaltı
Çay kara kazanlarda kaynar, demlenir
Doldurulurdu kocaman çaydanlıklara
Masaları nöbetçi öğrenciler
hazırlardı
Her öğrenciye fört masa, her masada
on kişi
Yorulurlardı
Bir kahvaltı mı
Öğle, akşam yemeği
Masaları hazırla, topla
Akşam da soğan, patates, patlıcan
soy, kapları kurula
Nöbetçi öğretmenden ya da yemekhane
başkanından duyduğun azar da
Caba
İşte bu fotoğrafta sabah
kahvaltısındayız
Asım Bayık, ben, Şaban Aslan yan
yanayız
Yetmese de üçte bir ekmek bizi
doyurmaya
Katık etmeye çalışıyoruz peynire,
zeytine, reçele, çaya
Şaban'ı görürürm Kırşehir'e
gittikçe ara sıra
Asım ise vefat etmiş
Yıllar önce
Yurt dışında, uzak bir diyarda
*******
5.FOTOĞRAF
Adı geçen albümde değil bu fotoğraf
Sonradan geçti elime
Evdeki albümün bir köşesinde
Solmaya yüz tutmuş rengiyle
Yıl 1970
Okul, Konya Selçuk Eğitim Enstitüsü
Okulun ilk yılında üç öğrenci
Sınıfın kürsüsünde
Hamit, ben ve Ali Rıza
Gelecek yıllarda çok emek vereceğimiz
O kürsüde poz vermişiz
Gençlik yıllarımızın tüm güzelliği üstümüzde
Kim derdi ki zamanla yollar ayrılacak
Her birimiz ayrı yerlerde
Baktıkça bu fotoğraflara
O güzel günleri anacak
Ben Ankara'dayım, Hamit İstanbul'da
Ali Rıza yaşarken bu güzel hayatı
Güneyin incisi Anamur'da
İllet hastalık aldı gitti onu
Şimdi yok artık aramızda
Öğütür yıllar içinde insanı zamanın değirmeni
Baktıkça ak kağıt üstünde arkadaşlarımıza, kendimize
Yakınmanın, of çekmenin yararı yok
Şükretmek gerekir
Sağlıklı olup aldığımız her nefese
******
Anlatacak o kadar yaşanmışlık var
ki bu fotoğraflara baktıkça. Fotoğraflara yazdığım dizeler
sürecek. Bu fotoğraflarda bulunan arkadaşlarımı aklımda kalan
özellikleriyle uzun uzun anlatmak isterdim. Bunlar ak kağıt
üstünde siyah beyaz bir görüntü olmaktan öte okul yıllarımın,
arkadaşlarımla yaşadıklarımın birer belgesidir. Fotoğraflarla
unutmadım ben onları.
Yaşayanlara sağlık, göçüp
gidenlere rahmet dileklerimle...
...........................................................
Numan Kurt
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder