10 Ocak 2010 Pazar

KÖYÜMDEN İSİMLER DESTANI (10)



   Elimden geldiğince, dilim döndüğünce anlattım, anlattım. Bu aynı başlık altında onuncu ve de sonuncu yazım olacak. Köyümün bazı insanlarını bildiğim özellikleriyle, bazılarını yalnız ismiyle anarak yazdım. Ben o köyden altmışlı yılların başında ayrıldım. Tatillerde elbette köyüme kısa süreli de olsa gitmişliğim olmuştur. Herkesi, her yönüyle tanımam mümkün değil. Tanısam bile köy insanımızı değişik yönleriyle anlatmak çok uzun yazılar yazmamı gerektirirdi. Hani çok söylenir ya yazının, konuşmanın sonunda, "Sürç-ü lisan ettikse affola!" diye. Ben de öyle diyorum. Şimdi altmışlı yaşlarda olan okumuşlarımızı anlatmaya çalışarak bu dizi yazımı bitiriyorum.

Bin dokuz yüz ellili yılların ortalarında
Üç çocuk gider köyümden
Pazarören Öğretmen Okulu'na
Okumaya
Mahmut Bozdağ, Mustafa Taş ve Asım Kurt
İlkinden söz ettim daha önce
Diğer ikisine gelince
Mustafa Taş yıllardır İsveç'te
Asım Kurt ise
Hem ağabeyim hem öğretmenim
Yeri çok büyük
Hayatımda benim
Köyümün pek çok okuyanını da okuttu
Şimdi emekli, Antalya'da
Ellerinden öperim
Öpemeyeceğim ellerinden diğer ağabeyimin
Oysa ne kadar isterdim
Acısı hep yüreğimizde, ağabeyim Yusuf'un
O da öğretmenlik yaptı köyümüzde
Nur içinde yatsın, diyorum
Tanrı'dan rahmet diliyorum
Yalnız o değil genç sayılabilecek yaşta
Yaşama veda eden
Benim için ağabeyden farksızlardı
Uysal, kalender insan Nasuh Çelik
Ve Cafer Dayıoğlu
Kayseri'den
Öğretmenlerden başlamışken devam edelim
Gençliğinde iyi sporcu
Derviş Temizyürek
Onu da hem kaptan hem öğretmen
Şimdi de muhtar olarak
Anmak gerek
Hüseyin Karakaya, Ali Ünlütürk, Süleyman Temizyürek
Hepsi aynı devreden
Okumuşlar içinde ilk subaydı
Bende çok hakkı olan
Ağabeyim kadar yakın bildiğim Hidayet Köksaldı
Uzun zamandır uzak düştük
Birbirimizden
Mustafa Taş, bacanağım, bir başka asker
Sözü, sohbeti çok sever
O zamanda
Tahsili fazla olmasa bile
İyi polisti Cafer ağabey
O zamanlar bir ziraat mühendisi Celal Öztürk
Birkaç ay önce Ankara'da görüştük
Köyde geçmedi çocukluğu, gençliği
Zevkle okudum kitabını
Bir yazar, bir aydın
Köyü bizden daha iyi bilen
Selim Deveci
Tarihi hiç sevmezdi Duran belem
İki yılımız birlikte geçti
Okulu bitirirken o ağır matematik derslerini verdi
Tarih mi
Ondan geçmek için
Eylülde geldi
İki amca oğlu İzzet ve Mithat öğretmen
Ve Ahmet Akyürek
Tek saz çalanıydı köyümün
Hala oğlu Ahmet Ünlütürk
Diğer mesleklerden polis emeklisi teyze oğlu Muzaffer
Tapucu Mustafa, kooperatifçi Mithat, ziraatçi Süleyman
Yazacak olursak daha gençleri
Bu liste sürer gider
Daha sonraları okudu
Köyümün gençleri
Çoğaldı avukatı, savcısı, hâkimi
Bozkır da olsa, kıraç da olsa
Ata yurdunu unutamıyor insan
Unuttuklarımız affetsin bizi
Bitirelim artık uzayıp giden
Dizimizi
............................

Not: Bu yazı dizisi bazılarına tuhaf gelebilir. Daha önce de belirttiğim gibi bir anmadır. Ben şu anda otuz altı yıl çalıştıktan sonra emekliyim, zevkli bir uğraş olarak kendimce yazılar yazıyorum. Bu yazılar değişik düşünce ve duygularımdan, okul anılarımdan, köyümün kültürü, gelenekleri, insanları gibi konulardan oluşuyor. Okuyan herkesten olumlu-olumsuz eleştirilerini, yorumlarını beklerim. Selam ve saygılar.


Numan Kurt

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

YEŞİLLİKLER ÜZERİNDE KIRMIZI GELİNCİKLER

  Sabah erken yürürken kıyıda Deniz masmavi, hafif dalgalı Belli ki temizlemiş kendini bütün kış boyunca Güneş ısıtırken yeryüzünü Hafiften ...