Erken ağarmıştı saçları
Ak saçlar da bir başka yakışırdı ona
Ara sıra da olsa siyaha boyardı
Saçlarını
Çocukluk yıllarından hatırlarım
Karacaoğlan’ın çeşme başındaki güzelleri gibi
Kırk beş belikliydi anam
Her yıkayışta saçlarını
Sabırla tek tek örerdi
Adı da geçerdi o güzel ozanın şiirlerinde
Elif, Zeynep, Döne gibi
“Huriye”ydi; ama “Hürü” derlerdi
Yirmi yıl oldu göçüp gideli
Unutmadım
Tatillerde kavuşunca ona
Bağrına basıp sarılışını
“Hoş geldin kurbanım!” deyişini
Nasırlaşmış, ateşten yanmayan ellerini
Toprak rengi yüzünü
Göçmen fırınında yaptığı kömbeyi
Ve de sacda pişirdiği içli çöreği
Öyle severdi ki bizleri
Ve torunlarını, yakınlarını
Salı günleri
Uğursuzdur diye
Yola çıkarmazdı hiçbirimizi
Fedakardı, cefakardı, kimse üzülmesin ister
Sofrada bile yanık, bayat, çürük olan bir şey varsa
Kimseye yedirmez kendi yerdi
Bir güzel yüreğin vardı ki
"Yeter ki başkası üzülmesin!" yazardı üstünde
Ekmek, yemek mi yanmış
Yemek için sessizce çekerdin önüne
Sızlandığını, şikayetini duymazdık
Hastalığında bile
Bir güzel yüreğin vardı ki
"Yeter ki başkası üzülmesin!" yazardı üstünde
Ekmek, yemek mi yanmış
Yemek için sessizce çekerdin önüne
Sızlandığını, şikayetini duymazdık
Hastalığında bile
Sessizdi
Ak bürgüsü öyle yakışırdı ki yüzüne
O yaşlı, hasta günlerinde bile
Hiç yakınmadı bakarken yıllarca babamdan
Babam da belli etmese de sevgisini
Severmiş demek ki
Anamın gidişinden dört ay sonra
O da ayrıldı bu dünyadan
Yıllar içinde
Yazılarda, şiirlerde
Başka yönlerini de anlattım anamın
Şimdi aklıma gelenleri yazarken
Bu anlamlı günde
Özlemini duymaktayım
Onunla geçen her anımın
Poyrazı sert esen köyümün mezarlığında
Senden dört ay sonra yanına giden babamla
Yan yana yatarken
Yılda bir kere de olsa
Sessiz sedasız uğrarım yanınıza
Ağrılarınız, sızılarınız ve kavgalarınız bitmiş
Huzur içinde yatıyorsunuz göçüp giden yakınlarınızla
Rüzgârın eksik olmadığı
Köy mezarlığında
………………………………………………
Numan Kurt
11 Mayıs 2019
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder