Severim, arkadaşlara, dostlara şiirler yazmayı
Siyah beyaz fotoğraflarla anıları anlatmayı
Dolaşırken dostun bahçesinde
Yaprakları sararmış, dökülmüş ağaçlar gördüm
Yaprakların
Çoğu serilmiş yere
Titreşir dallarda kalanlar
Ha düştü ha düşecek
Ne farkımız var bu ağaçlardan
Sonbaharındayız artık ömrün
Günlerden pazar
Dışarıda ılık bir sonbahar
İçeride yıllardır özlemini duyduğumuz soba
İçinde hamsi tava
Üstünde kestane çıtır çıtır
Isıtır odayı, salonu
Bilir gibi soba sıcağına özlemimizi
Yanar da yanar
Hiç oturmayan ev sahipleri
Atik Bey'in elinde sazı, dilinde memleketimin türküleri
Rasime Hanım'ın iş yapmaktan bir dakika dinlenmeyen elleri
Yalnız biz değiliz ağırlanan
Akşama dek arkası kesilmeyen
Onlara uğramadan geçmeyen
Komşuları, yakınları
“İnsan” tükenir mi
Arkadaşlık, dostluk biter mi
Yeter ki özün doğru, yüreğinde sevgi olsun
Ne kazanır şu dünyada “Hep bana, hep bana!” diyenler
Sevgide, saygıda üstün tutulur
Paylaşmayı, başkaları için de yaşamayı bilenler
Mutlu oldum o gün
Kırk bilmem kaç yıldır görmediğim öğrencim Meryem'i görmekle
“Tanıdın mı beni Meryem?” dedim
Baktı baktı
“Hayır, bilemedim.” dedi
“Kimdi ortaokul son sınıfta Türkçe öğretmenin?” dedim
Adımı söyledi
"İşte o benim." dedim
Öyle şaşırdı ki sevincini, mutluluğunu gizlemedi
O; dalında elma. iğde, ayva
Soba üstünde kestane, tavada hamsi bir yana
Böyle candan dostlar gerekiyor
İnsana
.....................................................................
ÖNER'İ DİNLİYORUM
Ne zaman vurulsa sazın teline
Söylense bir memleket türküsü
Ayrılık vardır, sevda vardır o türkülerde
Sızlatır içimi, dokunur yüreğime
Ne kadar isterdim saz çalıp türkü söylemeyi
Anadolu halkının ağıdını, acısını, neşesini dile getirmeyi
Bende yok çalıp söylemek
Olsun
Çalıp söyleyemesem de
Nasıl severim bir bilseniz
O memleket, o köy türkülerini dinlemeyi
Bedri Rahmi şöyle der bir şiirinde:
“Şairim
Zifiri karanlıkta gelse şiirin hası
Ayak seslerinden tanırım
Ne zaman bir köy türküsü duysam
Şairliğimden utanırım “
Ben de ne zaman duysam
“Emirdağı”, “Çeşmi Siyahım”, “Ellerini Çekip Benden” türkülerini
Daha daha nicelerini
Şair olmasam da, şiiri ayak sesinden tanımasam da
Hayranlıkla dinler, duygulanırım
Şimdi de Öner’i dinliyorum
Bizim yöreden, Neşet Usta’dan söylüyor
Sevdiğim türküleri de söyledi buluşmalarımızda
“Emirdağı birbirine ulalı” dedi
“İşte gidiyorum çeşmi siyahım” dedi
Sesi saza, sazı sese ekledi
Bugün de Neşet'ten söylemiş
“Yarden ayrı düşeli” demiş
Göçüp giden Kazım Çınar'a, Sedat Gürses'e ithaf etmiş
Dinledim; türküden, fotoğraflardan duygulandım
Ne geliyorsa içimden
Döktüm ak kağıda, bunları azdım..
....................................................................
Numan Kurt
Numan Kurt
Kasım 2019
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder