13 Ekim 2025 Pazartesi

GÜZELLİKLER, DEĞERLER YOK MU OLUYOR ?






 

Öyle çoğaldı ki mutsuzluk veren olaylar
Hangi birini yazayım
Düşündüm, taşındım; dedim ki kendi kendime
Şu anda aklıma gelenleri anlatayım
Belki sinirlenirdik, tuhaf gelirdi bize
Yaşlı annelerimizin, babalarımızın oturdukları yerden kalkışları
“Canım ne var bu kadar oflayacak puflayacak
Bu kadar da ağır kalkılır mı oturduğun yerden?” diye
Meğer ne haksızlık edermişiz
“Siz de bir gün bizim yaşımıza geleceksiniz.” kahrını
Hiç mi dinlememişiz
İşte geldi yaşımız onların o zamanki yaşına
Başladı şikâyetler
“Kolum ağrıyor, omuzum tutulmuş, gece hiç uyumadım…”
Ve daha neler neler
Oysa ben
Severdim mutluluk anlarını yazmayı
Beni mutlu eden ne kadar sıradan yaşanmışlık varsa
Onları sizlere anlatmayı
Nereden esti bilmem
“Yoook yok!” dedim bugün
Öyle her mutsuzluğumu anlatacak değilim
Yazımı okuyan da diyecek "Bu adam da böyle her şeyden mutsuz mudur?"
Olur mu canım, mutluluklarım da çok ama
Ne zaman şu güzelim ülke esenliğe ulaşır
İşte benim gibi düşünenler daha mutlu olur
Oysa ne durumlara düştük
Öyle her şeyden mutluluk çıkaracak hal mi kaldı
Bakın bir çevrenize
Nerede kaldı o aydınlanma yıllarının
Siyah beyaz fotoğraflara yansıyan sadeliği
Şaşırıyorum bazen
Burası Türkiye mi
Yoksa bir Arap ülkesi mi?
Boşuna mı demiş atalar
“Ne Arap’ın yüzü ne Şam’ın şekeri"
Kirli sakallı, kara sakallı gençler
Ne kılık kıyafette bir uyum
Ne konuşmalarda bir düzgünlük var
Küfür olmuş her cümlenin virgülü, noktası
Her ortamda elden düşmeyen telefonlar da cabası
Böyle derken suçlamak da istemem
Ülkenin geleceği, çoğu pırıl pırıl gençleri
Onlardan ayrı tutarım ne yaptığını bilmeyenleri
Aklımın köşesinden geçmezdi
Öğretmenlerin, toplumun insanla uğraşan örnek kişilerinin
Böyle kravatsız, takım elbisesiz, kılıksız kıyafetsiz sınıfa gireceği
Onu da yaşadık
Bizler, girdiğimiz her okula
O okulun formasıyla başlardık
Gün geldi öğretmen olduk
Takım elbiseyi, kravatı görevde hiç çıkarmadık
Ne derseniz deyin bana
“Tutucu, kuralcı, eskilerden kurtulamamış”
Ne derseniz deyin
Ne öğrencinin ne de öğretmenin
Ben bu kıyafet başıboşluğundan hoşnut değilim
Şimdi omuz omuza
Birbirlerine olmadık lafı söyleyenler meydanlarda
“Hesap sormazsam namerdim” narası atanlar
Ve bu sözü söyleyenlere
“Sen kimsin?” diyenler
Sıralasam yıllar içinde karşılıklı ağır sözleri
Sayfa mı yeter
Kim mi bunlar
Adlarını yazmaya ne gerek var
Hani o meşhur söz var ya
“Arif olan anlar.”
Memleketinin derneği adına
“Anıtkabir’de buluşma” duyurusunu paylaşmış bir eski öğrencim
Altına, yorum kısmına Atatürk’e hakaretler yağdırmış bir aymaz
O kadar da çoğalıp cesaretlendiler ki
Hepsi din taciri, hokkabaz, madrabaz
İşsizlik, hayat pahalılığı, açlık sınırı altında yaşayanlar
Ve bir azınlık, ülkenin kaymağını paylaşanlar
Arabanız duruyor kırmızı ışıkta
Hemen bir çocuk
“Amca bir ekmek parası” diyor
Ya da kelle koltukta mendil, su satıyor
Bakın sokaklara, mahalle aralarına
İnsanlar kir pas içinde çöplerde
Atık madde arıyor
Sıralamakla tükenir mi olumsuzluklar, sayfalar tutar
Anadolu'da bir söz var
"Tuturuk da bizim köye kahya oldu." diye
Anlatılan şu ki, bir kadın köyüne muhtar olmuş geçmiş yıllarda
Onun için söylenmiş bu söz
Olur ya ne var bunda
Kimler neler olmuyor günümüzde
Şehitlerin kanında eli olanlar
Sakın şaşırmayın, şimdi "kurucu önder😡" oldular
Her olaya “at gözlüğü” ile bakanlardan değilim
“Doğru, yalnız benim doğrumdur.” diyenlerden
Hiç değilim
Ama sen, vatanını seviyorsan
Ömrünü yurduna adamış Atatürk’ü de seveceksin
Önder olan odur, bölücü başına "önder" demeyeceksin
Şehit yakınlarını, gazileri, Türk halkını üzmeyeceksin
Aklın yolu bir
Tüketmekten çok üreteceksin
Hep ileri mi atacaksın adımlarını
Bilimin, aklın değerini bileceksin
........................................................................................................................
Numan Kurt
13 Ekim 2025

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

BİR HAYAL, BİR ÖZLEM

GEÇMİŞTEN GELECEĞE (O köyler uzakta kaldı.) “İnsan, âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar.” “Deniz Türküsü” şiirin...