24 Nisan 2025 Perşembe

BENİMKİ BAŞKA MASA





 Günler devrilip gidiyor birbiri ardına. Zamanı durdurmak olası mı? Çalışma yıllarımda her ne kadar makam masalarına pek hevesim olmasa da şimdi benim de bir masam var. Öyle sümenli, kalemli, evrakların olduğu, adımın yazılı olduğu bir masa değil benimki. Üzerinde laptop var. Önünde de plastikten bir sandalye. Onunla yazdığım yazılarda köyüm, köyümün benim çocukluk ve gençliğimde yaşayışı, kültürü, insanları; güncel olaylar üzerinde duygu ve düşüncelerim, anılarım, Nasrettin Hoca fıkralarının manzum düzenlemeleri var. Yakınlarımın, arkadaşlarımın kara kalem portreleri var.

İşte böyle "masa masa..."derken benim de "masa" üzerine bir şeyler yazmak geldi aklıma. Ondan bundan söz ederken saçmaladıysam hoş görüle. Bir bakıma o bilgisayar masası benim emeklilikte can yoldaşım, içimi döktüğüm arkadaşım.
***
Yıllar önce bir şiir antolojisinde Edip Cansever'in "Masa da Masaymış Ha!" başlıklı şiirini okumuştum. O şiirden çağrışımla okuyanlara tuhaf gelse de "masa" ve özellikle de benim masam üzerine yazdım bu yazıyı.
Edip Cansever, şiirimizin büyük şairi
“Masa da Masaymış Ha!”
Onun, sevdiğim, defalarca okuduğum en güzel şiiri
Neler neler anlatıyor bu şiirde şiirin ustası
Görseniz neleri koyuyor o masaya
Ben de baktım bilgisayar masama
Bırakın kalfalığı, çırağı bile olamasam da
“Bu masaya neler koyuyorum?” diye
Özendim o büyük ozana
Bilirsiniz çoğunuz o şiiri
Adamın karşısında bir masa
Geçip oturuyor onun karşısına
O anda neler geliyorsa aklına
Ha bire dolduruyor masaya
Anahtarlarını, çiçekleri, sütünü, yumurtasını
Bisiklet, çıkrık sesini, pencereden sızan güneş ışığını
Ekmeğin, havanın yumuşaklığını
Hayatta neler yapmak istediğini
Kimi sevip kimi sevmediğini
Üç kere üçün ettiği dokuzu
Uzanıp koyuyor masaya sonsuzu
İçtiği biranın bardağa dökülüşünü
Uykusunu, uyanıklığını; açlığını, tokluğunu
Hepsini dolduruyor masaya
Bana mısın demiyor bu kadar yüke masa
Biri iki sallanıp duruyor
Adam ne gelirse aklına ha bire koyuyor
Edip Cansever'in şiirini buraya olduğu gibi almadan şiirde anlatılanları kendi kurduğum dizelerle yazmaya çalıştım. Bu güzel şiiri okumak isteyenler kolaylıkla bulup tadına varabilirler.
***
Dedim ya! Bir masa da benim var. Fotoğrafta görüyorsunuz. Bakın ben bu küçük bilgisayar masasına neler koymuşum, neleri masama yaklaştırmamışım:
Öyle büyük değil benim masam
Durur odamın köşesinde hiç kıpırdamadan
Çok yük taşımaz üzerinde
Üstte bilgisayarım, alt gözlerde kağıt kalem
Yazılarımı yazarım bu masada
Sabahın ilk ışıkları daha ortaya çıkmadan
Yaşadıklarım, duygularım, düşüncelerim vardır o yazılarda
Köyümü, çocukluğumu, arkadaşlarımı
Güncel olaylara bakışımı, bana anlatılanları yazarım
Çocuklukta, gençlikte yaşadıklarımızı
Şimdiki gençlere, çocuklara aktarmaya çalışırım
Çizdiğim kara kalem portreler
Kağıt üzerinde değişik değişik güzel yüzler
Kimin çizilmişse portresi
Bana en büyük armağandır onun sevinci, teşekkür etmesi
Ve de halk filozofu Nasrettin Hoca fıkralarının düzenlemesi
Yer alırlar bu küçük masamda
Yalan dolan
Aşağılama, insanlar için onur kırıcı olan
Her olaya at gözlüğü ile bakmak
Yağdanlık, sahibinin sesi olmak
Eleştiriden öte çamur atmak
Bilinsin ki yoktur benim masamda
Güzel dilimin kafası gözü de yarılmaz yazılarımda
Varsa alıntı, belirtirim yazanını, alırım tırnak içine
Yararlanırım pek çok kaynaktan
Ama çalıntı yoktur
Bu böyle biline
***
Her zaman söylüyorum
Ne yazar ne ressam ne de şairim
Öyle kolay değil bu işler
Bu bir alçakgönüllülük değil gerçeğin anlatımıdır
Yazdıklarım, çizdiklerim
Bir emekli için, emek verilen tatlı birer uğraşıdır
İşte bu masa da benim yakın arkadaşım
Daha neler neler var ona anlatamadıklarım
Gün olur, bahar gelir adaletsizleri, kayıranları değil
Vefalı, dürüst, ülkeyi düzlüğe çıkaran insanları
Adaleti, liyakati, insanca paylaşımı
Bu masada mutlulukla yazarım
.........................................................
Numan Kurt
22 Nisan 2025

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

GÜL YÜZLÜ ANAYA MEKTUP

  "Sokağa çıkarken 'Yavrucuğum üşütme!' derdi Hemen bir kazak örerdi biraz boş kaldı mı" Annesi üzerine yazdığı şiirinin b...