10 Ocak 2010 Pazar

BÖLÜK PÖRÇÜK (3)






Utangacız, sessiziz ama
O kadar da uysal değiliz
Biz de
Bazen elimizde kuş lastiği ya da
Sapanla gezeriz
Lastiği bulmak kolay
Kesersin vagonetlerin eskimiş iç lastiğinden
Peki ağaçtan çatalı nerede bunun
Dikili ağaç yok ki köyde
Keselim desem bu ağacın bir yerinden
Satın alırdık herhalde
At ya da eşek arabasında
Yırtık naylonla, çorap eskisiyle kırık leblebi de satan çerçilerden
Elimde kuş lastiği
Dolaşıyorum ne yapacağımı bilmeden
Birden bir serçe konuyor
Teyzemgilin tandır damındaki kocaman bacaya
Körün taşı denk gelir misali
Lastikteki taşı salıyorum havaya
Baktım bacaya konan o minicik serçe yok
Korktu, uçtu gitti, diyorum
Biraz sonra tandır damının önüne varınca
Küçük pencerenin camında
Göğsü kanlı
Çırpınan serçeyi görüyorum
Kırlangıçlara da atardık kuş lastiğiyle taşı ama
Olası mı onları vurmak
Öyle etkilemiş ki o kanlı serçe beni
Ondan sonra ne serçe ne de güvercin vuruyorum
İlkokul diplomalı da olsa o zamanlar
Babam, köyün kooperatif memuru
Çevre köyler onu tanırlar
Kooperatife bağlı en az on köyde adı, ünü bilinir
İlçeden köye gelen
Tapucusu, tahrirat katibi, bankacısı
Öğle yemeğinde
Bizim eve konuk olurlar
Haber gelir
Yemek hazırlanacak
Yumurta kırılacak
Tereyağlı pilavın üstüne
Tavuk da didilip konacak
Şimdiki gibi hazır tavuk mu var
Görev bize verilir
Tavuk önde biz arkada koş babam koş
Çok geçmez
Bizim tavukta nefes kesilir olur sarhoş
Kanatlar düşer, ak tavuk koşamaz olur
Biraz sonra kesilmiştir
Kendini leğende sıcak suda bulur
Yerler, içerler, pantolon kemerleri göbek üstünde memurlar
Evin çocukları da sıyrılmış kemiklere bakar
Bozkırın ortasında
Düz ovada ağaçsız bir köy
Tek tepe bulamazsınız dümdüz arazide uzanan
Köylünün geçim kaynağı, ekmek teknesi tarlalar
Toprak çok bereketli ama
Yetişen buğday ve pancar
Sebze, meyve ne arar
Arada sırada ilçe pazarından gelen meyveler
Onu da ev ahalisi gıdım gıdım yer
"Kömbe" denilen şehir ekmeği yani somun
Ayda yılda bir kez kasabadan gelir
Mübarek; pasta, börek niyetine yenir
Bin dokuz yüz altmışlı, yetmişli yıllar
Bir "Neşet Ertaş rüzgârı" esiyor Orta Anadolu'da
Biz gençler de dinliyoruz büyük zevkle
Bu "Bozkırın Tezenesi"ni
Radyoda ya da kırk beşlik plaklarda
"Köprüden Geçti Gelin" türküsü
En güzel ifadesini buluyor
Halaylarda
İşte böyle bölük pörçük anılarım
Aradan geçmiş altmış yıl
Kolay mı her şeyi anımsamak
Yine de duramam
Ne gelirse aklıma zaman zaman yazarım
.............................................................................

Numan Kurt









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

YEŞİLLİKLER ÜZERİNDE KIRMIZI GELİNCİKLER

  Sabah erken yürürken kıyıda Deniz masmavi, hafif dalgalı Belli ki temizlemiş kendini bütün kış boyunca Güneş ısıtırken yeryüzünü Hafiften ...